Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9117 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16500 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 9. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/09/2013NUMARASI : 2011/2512-2013/963Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, kira parasının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile itirazın 5.490 TL üzerinden iptaline, takibin devamına, davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekilinin hüküm altına alınan kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; İcra takibinde ve davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.03.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralanan konut olarak kullanılmak üzere davalı kiracıya kiralanmıştır. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 6. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira rayiç bedelini yıllık TEFE-TÜFE ortalaması oranında artıracağı, 8. maddesinde, kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu ve 19. maddesinde de, bir kiranın ödenmemesi halinde gelecek kiraların muacceliyet kespedeceği, gelecek kiraların tahsiline gidileceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2011 / 10599 sayılı dosyasında 08.09.2011 tarihinde başlatılan icra takibinde, aylık 915 TL'den Temmuz 2011 -Şubat 2012 arası aylar kirası 7.320 TL'nin tahsili talep edilmiştir. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı, takip konusu edilen Temmuz 2011 ayı kirasını davacının banka hesabına 18.07.2011 tarihinde yatırdığını, bu aya ilişkin kira borcunun bulunmadığını, buna dayanarak kira borcunun muaccel hale geldiğinden söz edilemeyeceğini, ayrıca davacı tarafından evin tahliye edilmesi halinde Ağustos- Eylül 2011 ayları kirasının alınmayacağının bildirilmesine karşın, haksız şekilde bu takibin yapıldığını belirtmiştir. İtiraz üzerine açılan işbu davada, davacı vekili kiralananın 16.10.2011 tarihinde tahliye edildiğini, tahliye sonrasında 01.01.2012 tarihinde aylık 900 TL bedelle yeniden kiraya verildiğini beyan etmiştir. Kiralananın Ekim 2011 ayında tahliye edildiği davalının da kabulünde olmakla birlikte bu konuda bir tahliye tutanağı ya da başka bir yazılı delil ibraz edilmediğinden tam tahliye tarihi konusunda davacının beyanına itibar edilmesi gerekir. Diğer yandan davalının teklif ettiği yemini eda eden davacı, davalının itiraz ve savunmasında geçen Temmuz 2011 ayı içinde yapılan ödemenin bu ayın öncesine ait bir ödeme olduğunu, Ağustos-Eylül 2011 kirasını ödemeden kiralananı tahliye etmesi konusunda bir teklif ve taahhüdünün olmadığını beyan etmiştir. Var olan durum karşısında davalının Temmuz 2011 ayı ve takip eden aylar kirasını ödemeden, 16.10.2011 tarihinde davacıya herhangi bir feshi ihtarda bulunmadan kiralananı tahliye ettiği ve taşınmazın da yeniden 01.01.2012 tarihinde davacı tarafından kiraya verildiği anlaşılmaktadır. Davalı kiracının kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte davacı kiralaya verenin bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumundadır. Bu durumda davacının zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Mahkemece bu husus üzerinde hiç durulmadan bilirkişi raporu doğrultusunda ve sözleşmedeki muacceliyet şartı gereği kiralananın yeniden kiraya verildiği tarihe kadar davalının ödediğini kanıtlayamadığı Temmuz- Aralık 2011 arası aylar kirası 5.490 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Kaldı ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 346. maddesinin ikinci cümlesi kira sözleşmelerine konulan muacceliyet şartlarını geçersiz kıldığından davacı kiraya veren sözleşmenin özel 19. maddesi gereğince muaccel hale geldiğinden söz ederek kira dönemi sonuna kadar olan aylar kirasını isteyemeyecektir. Kiralanan konut niteliğinde olup Türk Borçlar Kanunu'nun 346. maddesinin ikinci cümlesinin uygulaması, kiracının Türk Ticaret Kanunu anlamında tacir sayılmaması nedeniyle 6353 Sayılı Kanun'un 53. maddesi ile değişik 6217 Sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi hükmü gereğince erteleme kapsamında da değildir. Bu durumda taraflar sözleşmenin özel 8. maddesinde bir aylık feshi ihbar süresi getirerek kiralananın tahliyesinden sonra yeniden kiraya verilecek makul kiralama süresini bir ay olarak kararlaştırdıklarından, mahkemece kiralananın 16.10.2011 tarihinde tahliye edilmesinden sonra bir ay içinde kiraya verilebileceğinden hareketle 16.11.2001 tarihine kadar olan kira parasının tahsili yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda 2 No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.