Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 910 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3450 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : TazminatMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, araç kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kazanç kaybı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu... plakalı aracın 05/09/2012 tarihinden itibaren iki yıllığına davalıdan kiralandığını,davalının 28/08/2013 tarihinde aracı müvekkilinin bilgisi olmadan kendisinde bulunan yedek anahtar marifetiyle aldığını, ardından da müvekkiline 23/08/2013 tarihli kira fesih ihbarnamesini gönderdiğini, kira sözleşmesinde kiraya verene kira sözleşmesini tek taraflı fesih hakı tanınmadığını,aracın teslim edilmesi gerektiğinin cevabi ihtarname ile davalıya bildirilmesine rağmen aracın müvekkiline teslim edilmediğini davaya konu aracın müvekkilinin zilyetliğinde iken müvekkilinin bu araç ile ...Fabrikasının ürünlerini taşımakta olduğunu, davalının da bu araç ile aynı fabrikadan ürün taşıma işine devam ettiğini, kira sözleşmesinin 6. Maddesine göre bu aracın müvekkilinin elinden alınması ile müvekkilinin zarara uğradığını belirterek aracın alındığı 28/08/2013 tarihinden dava tarihine kadar fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkilinin zararına istinaden 500,00 TL bedelin tazminine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili,davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır.Taraflar arasında akdedilen 05.09.2012 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli kira sözleşmesi ile ...plakalı aracın kiralandığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi 6. maddesinde kiraya verenin kira süresince kiralanan aracın kiracının kullanmasına engel olamayacağı, kiraya verenin kiracının işini aksattığı takdirde bu yüzden meydana gelen zararın tamamını ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kararlaştırılmıştır. Davalı kiraya veren 23.08.2013 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini hiç bir neden belirtmeksizin tek taraflı olarak feshettiğini kiracıya bildirmiştir. Kiraya verenin 28.08.2013 tarihinde kiracının bilgisi dışında aracı teslim aldığı da tarafların kabulündedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kira sözleşmesinin sona erme süresinden 377 gün önce feshedilmiş olmasından dolayı kiracının 11.918,75 TL zararının bulunduğu tespit edilmiş, mahkemece talep ile bağlı kalınarak 500,00 TL zararın tazminine karar verilmiştir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshi mümkün değildir. Aksi durumda haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın giderim yükümlülüğü doğar. Kiraya verenin sözleşmenin tek taraflı feshi ile aracı süre bitiminden önce teslim alması bu kapsamda sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Bu durumda davalı kiraya verenin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacaktır. Bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52.maddesi uygulaması gerekir. Bu kapsamda davacı kiracı da aracın teslim alındığı 28.08.2013 tarihine müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir araç bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorundadır. Bunun bir sonucu olarak davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği aynı nitelikli başka bir aracı hangi sürede yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi, davalı kiraya verenin de bu süreye ilişkin kazanç kaybından sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde bu süre belirlenmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.