MAHKEMESİ : Düzce 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/09/2013NUMARASI : 2007/842-2013/520Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve cezai şart davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tazminat ve cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, cezai şart bedelinin tahsili isteminin kısmen kabulüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının cezai şart alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili, dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen 01/11/2005 tarihli kira sözleşmesi ile davacının üç yıl süre ile özel dershanenin işletmesini kiraladığını, davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak ve haksız şekilde feshettiğini, müvekkilinin üçüncü yıldaki çalışmasına ve iki yıllık çalışmasının semeresinin alınmasına engel olunduğunu, büyük ölçüde menfi ve müspet zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, sözleşmeyi fesheden davalı şirketin dershaneye el koyduğu ve işletimini devraldığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalıya gönderilen ihtarnamede müvekkilnin uğradığı zararın ve cezai şartın ödenmesinin talep edildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinni uğradığı menfi ve müspet zararın karşılığı olarak 10.000 TL ve cezai şart bedeline ilişkin 10.000 TL'nin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29/04/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile cezai şart bedeline ilişkin talebini 140.000 TL arttırarak 150.000 TL cezai şart bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili, cevabında; davacının yerine getirmesi gereken edimleri yapmayarak işletmeyi terk ettiğini, kira sözleşmesinin müvekkili tarafından feshedilmediğini, bu konuda ne yazılı ne de sözlü irade beyanının ortaya konulmadığını, müvekkili tarafından kira sözleşmesinin feshedildiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuş, davacının ıslah dilekçesine karşı beyanında ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Mahkemece, davalı tarafın kira sözleşmesini feshetmekte haksız olduğu, davacının cezai şart talep etmekle haklı olduğu, davacı tarafın dava dilekçesi ile talep ettiği miktar, ıslah dilekçesinin sunulduğu tarih ve davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunmuş olması, kira sözleşmesine konu alacaklara ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin olması gerekçesiyle davacı tarafın cezai şart alacağı ile ilgili olarak açtığı davanın 10.00,00 TL'lik kısmının kabulüne fazla istemine reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında 01/11/2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, zamanaşımı süresinin ne olması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Davacının alacak iddiası, kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira bedeline ilişkin olmayıp cezai şart bedelinin tahsiline ilişkindir. Bu nedenle zamanaşımı süresinin tespitinde uygulanması gereken Kanun hükmü 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126/1.maddesi olmayıp (6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 147/1. maddesi), 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi (6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi) hükmüdür. Bu durumda dava sözleşmeden kaynaklanan on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan ve ıslah tarihi itibariyle 10 yıllık süre dolmadığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.