Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8284 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11657 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Mersin 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/05/2014NUMARASI : 2012/781-2014/577Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali-tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar vermiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- 6098 sayılı TBK.’nun 352. maddesine göre (6570 sayılı kanun 7/a) ; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir. Bu durumda davacılardan Fatma'nın dava açma yetkisi olmadığı gözetilerek bu davacının açtığı davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3- Davalı savunmasında 20.01.2012 tanzim 20.05.2012 tahliye tarihli adi yazılı taahhütname altındaki imza ve yazının kendisine ait olmadığını belirtmiş mahkemece hükme esas alınan 22.08.2013 tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu yazı ve imzanın tersim tarzı, işleklik, doğrultu, hız, alışkanlıklar, istif, eğim, başlangıç ve bitiş özellikleri bakımından uygunluk ve benzerlikler tespit edildiği gerekçesiyle inceleme konusu yazı ve imzanın davalıya ait olduğu belirtilmiş ise de; ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmadığından bu rapor denetime ve hükme elverişli bir rapor değildir. Ayrıca davalı bilirkişi raporuna itirazında bilirkişinin daha önceden başka şahıslar arasındaki bir davada Savcılığa ve İcra Hukuk Mahkemesine aynı senet hakkında farklı raporlar verdiği ve bu nedenle raporun hatalı olmasının imkan dahilinde olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Yukarıda belirtildiği üzere 22.08.2013 tarihli bilirkişi raporu bilirkişinin görüşünden başka hiçbir içerik taşımadığı gibi fotoğraf ve diğer uygungörüntü teknikleriyle de desteklenmemiştir. O halde, mahkemece yeniden oluşturulacak ve yazı biliminden anlar 3 kişilik bilirkişi kurulundan usulüne uygun rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ : Yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.