MAHKEMESİ : Ankara 9. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2011/2552-2014/295Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kiracı tarafından kiraya verene karşı açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin kar kaybına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin S. Restoranlarının Türkiye temsilcisi olduğunu, 10.01.2006 tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı davalının 2007 yılı Mart ve Nisan ayları kira bedellerinin ödenmediği gerekçesi ile davacıya ihtarname keşide ederek 09.02.2009 tarihinde Ankara 4. Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/295E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine iki haklı ihtar nedeni ile tahliye davası açtığını, davanın kabulü ile davacının mecurdan tahliyesine karar verildiğini, iş bu kararın kesinleşmesi beklenilmeden davalı tarafça davacının icra marifeti ile mecurdan tahliye edildiğini, tahliye sonrasında mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulmasına karar verildiğini, yerel mahkemenin Yargıtay bozma ilamına uyarak, davanın reddine karar verdiğini, tahliyenin gerçekleştirildiği Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2009/18455 E. sayılı dosyası üzerinden tahliyenin iadesinin talep edildiğini, mecurun tahliye tarihinden yaklaşık 1 ay sonra kiraya verilmiş olması sebebi ile icranın iadesinin gerçekleştirilemediğini, iş bu haksız tahliye nedeni ile davacının menfi ve müspet zararlarının olduğunu, gelirlerinden mahrum kaldığını, davacı Şirket'in menfi zararının, sözleşme yapıldığı için uğranılan, sözleşme yapılmamış olsaydı meydana gelmeyecek zararın sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamı olduğunu, S. Şirket'inin kira parasının ödenmediğini ve icra yoluyla tahliye edildiğini öğrenmesi üzerine davacının sözleşmesini fesh ettiğini, davacının başka bir yeri kiralayarak yeni bir S. işletmesi açma imkanının ortadan kalktığını, davalının akde aykırı davranışı nedeni ile davacının ciddi kar kaybına uğradığını beyanla; davacının mecurdan haksız tahliyesi nedeni ile uğradığı menfi ve müspet zararları için şimdilik 10.000.000-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının talep ettiği faydalı ve zaruri imalat bedellerine ilişkin zararlarının sözleşmenin özel şartlar 7. maddesi ve kiracının faaliyet alanı konseptine uygun amaçlı yapılmış tesis olması, kazanç kaybına ilişkin ise davacının kazanç durumunun tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 10.01.2006 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmaz Ankara 4. Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/295 Esas sayılı dosyasında verilen tahliye kararı sonrasında Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2009/18455 Esas sayılı dosyası ile 15.12.2009 tarihli tutanak ile tahliye edilmiştir. Mahkemece tahliyeye ilişkin verilen karar Dairemizin 2010/491-503 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında davalı kiracının kira borcunu yasal süresinde ödediği kabul edilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm 16.3.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece davacının gelir gider durumu tespit edilemediğinden kazanç kaybına ilişkin istemi reddedilmiştir.Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshi mümkün değildir. Aksi durumda haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın giderim yükümlülüğü doğar. Kiraya verenin tek yanlı olarak akdi feshetmesi, sözleşmeye konu işyerini kiracıya teslim etmemesi bu kapsamda sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Bu kapsamda davalının tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. Türk Borçlar Kanun’unun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacaktır. Bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52.maddesi uygulama alanı bulacaktır. Bu kapsamda davacı kiracı da tahliyeyi müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir işyeri bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorundadır. Bunun bir sonucu olarak davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği başka bir taşınmazı yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi ve davalı kiraya verenin bu süreye ilişkin kazanç kaybından sorumlu tutulması gerekir. Mahkemece, davacı tarafın uğradığı zarar ile ilgili yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminat bedelinin tespiti gerekmektedir. Bu husus yerine getirildikten sonra davacının kazanç kaybı alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.