Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7971 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10074 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava,kiralayan tarafından,kiracı aleyhine kira parası, haksız işgal tazminatından oluşan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemin ilişkindir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamından sonra yapılan inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine hasren temyiz edilmiştir.Davacı vekili,dava dilekçesinde,.. ili.. ilçesi, . Caddesinde bulunan 2 adet dükkanın . Noterliğinin 2000 tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını, şartnamenin 16.maddesinde kira sonunda kiralananın boşaltılarak davacıya teslim edileceği, teslim edilmediği takdirde geçecek her gün için günlük kira miktarının 5 katı tutarında işgal tazminatını ödemeyi davalının taahhüt ettiği, sözleşmenin 31/12/2010 tarihinde sona ermesine rağmen davalının 01/01/2011 tarihinden 20/06/2011 tarihine kadar fuzuli işgalinin devam ettiği, 20/06/2011 tarihinde idareye taşınmazın teslim edildiğini, bu nedenle işgal tazminatı olarak 10.627,65 TL, 2005 yılı Aralık ayından bakiye kira bedeli ve 30,17 TL gecikme faizinin tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalının kısmi itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına % 40 icra tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı,davanın reddini savunmuş, mahkemece 16.05.2012 tarihli ilk kararında davalının takibe konu kira bedeli ve gecikme faizine ilişkin alacak talebini kabul ettiği,cezai şarta ilişkin talebi itiraz ettiği,cezai şart talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemenin davanın reddine ilişkin hükmünün davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Dairemizin 29.04.2013 tarih ve 2012/15099-2013/7411 sayılı ilamı ile özetle; “Taraflar arasında düzenlenen 24/03/2000 tarih ve 7187 sayılı, 07/03/2000 başlangıç tarihli 31/12/2000 bitiş tarihli sözleşme ile kiralanan iki dükkan lokanta ve kebap salonu olarak kullanılmak üzere kiralanmış olup özel şartlar 1.maddesinde sözleşmeye ekli 43 maddelik şartname hükümlerinin olduğu gibi kabul edildiği, şartlara itiraz edilemeyeceği düzenlenmiş, sözleşme ekindeki vakıf taşınmazlarının kiraya verilme genel şartnamesinin 16.maddesinde ise kiracının kira süresi sonunda kiralananı boşaltmaya ve teslime zorunlu olduğu, kiralananı tahliye ve teslim etmediği takdirde geçecek her bir gün için günlük kira miktarının beş katının işgal tazminatı olarak ödeneceği belirtilmiştir. 10/12/2009 tarihli kira taahhütnamesi başlıklı belgede ise 01/01/2010-31/12/2010 dönemi için kira bedeli aylık 373 TL olarak belirlenerek kiracının kirası altında bulunan vakıf taşınmazını yukarıda tarih ve yevmiye nosu yazılı kira sözleşmesi şartlarına uygun şekilde kullanmayı taahhüt ettiği anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki sözleşme ve taahhütname hükümlerine göre 24/03/2000 tarih ve 7187 sayılı kira sözleşmesinin süresinin sözleşme özel şartları ve şartname hükümleri geçerli olmak üzere 31/12/2010 tarihine kadar uzatıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların özgür iradeleri ile kararlaştırdıkları 07.03.2000 başlangıç tarihli sözleşme ve eki şartname hükümleri geçerli olup tarafları bağlar.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanun'unun Kamu Düzenine ve Genel Ahlaka İlişkin Kuralları ile Geçici Ödemelere İlişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanun'un da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir. Mahkemece Türk Borçlar Kanun'unun 346.maddesi hükümleri ve ceza koşulu ödeneceğine ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu düzenlemesi ve düzenlemenin tacirler yönünden 8 yıl ertelendiği gözetilerek davalının tacir olup olmadığı üzerinde durularak sözleşme ve eki şartname hükümlerinin de geçerli olduğu gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yenilenmiş kira sözleşmesinde cezai şart uygulamasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece de, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde davalı kiracının tacir olmadığının tespiti üzerine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK 346.maddesi hükmü gereğince cezai şarta ilişkin düzenlemenin geçersiz olması nedeniyle davacının cezai şart alacağı talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle istemin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine hasren temyiz edilmiştir.Her ne kadar Dairemizce davacının taahhüt ettiği tarihte kiralananı tahliye etmemesi nedeniyle her gün için kira miktarının 5 katı tutarı işgal tazminatı ödeyeceğine ilişkin cezai şart düzenlemesinin TBK 346 maddesi gereğince geçersiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de davacı tarafça talep edilen cezai şart bedeli TBK 346.maddesinde düzenlenen kiracı aleyhine düzenleme yasağı kapsamında olmayıp TBK 182.maddesi gereğince tarafların sözleşme serbestisi gereği kararlaştırdıkları bir cezai şart olup geçerlidir. Ne var ki, Dairemiz bozma ilamına davacı tarafça karar düzeltme talebinde bulunulmamış olup, bozma kapsamı davalı taraf yönünden usulü kazanılmış hak teşkil etmektedir. Mahkemece,Dairemizin bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı,davanın açıldığı tarih olan 26.08.2011 tarihinde yürürlükte bulunan yasa ve mevzuat hükümleri gereğince cezai şart talebinde bulunmakta haklı olup, dava açıldıktan sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK 346.maddesi gereğince “cezai şart talebinin” yasaya aykırı hale geldiği kabul edildiğine göre davanın açıldığı tarihte haklı olan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti verilmesi doğru değildir.Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yargılama gideri ve vekalet ücretine hasren BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 06/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.