Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7870 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1105 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince:Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 15.05.2008 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu,davalı hakkında ödenmeyen 2009 Eylül –Kasım ayları arası 6.000 TL kira bedelinin tahsili için icra takibi yaptığını,davalının 4.600 TL'lik kısmına itiraz ettiğini,davalının itirazında 600 TL sigorta poliçesi ödediğine dair bir itirazlarının bulunmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin 4.000 TL üzerinden devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili ise davalılardan ...'in kefil olup sorumluluğunun bulunmadığını, taşınmazın 15.09.2009 tarhinide tahliye edildiğini, tahliye edilmeden önce davacı asıl ve vekiline tahliye hususunun bildirildiğini,sözleşmede erken fesih durumununu düzenlenmediğini belirterek davanın reddi ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini savunmuştur.HMK. Taleple bağlılık ilkesi başlıklı 26.maddesi (HUMK 74.maddesi) “hâkim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır.Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.”Takibe konu edilen ve hükme esas alınan 15.04.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Sözleşme kiraya veren ...., kiracı .... temsilcisi .... arasında imzalanmış, davalı ... ise sözleşmeyi müşterek müteselsil kefil olarak imzalamıştır.Davacı sözleşmeye dayanarak kiracı ve kefil hakkında 20.11.2009 tarihinde başlattığı takip talebi ile 2009 Eylül-Kasım ayları arası 6.000 TL kira bedelinin tahsilini istemiştir.Ödeme emrinin davalı kiracıya 23.11.2009 kefile ise 29.11.2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine her iki davalı 25.11.2009 tarihinde takibe itiraz etmişlerdir. Davalılar itirazlarında takibe konu borcun 1.400 TL sini kabul ettiklerini ve geri kalan 4.600 TL'yi kabul etmediklerini belirtmişlerdir.Bunun üzerine davacı vekili dava dilekçesinde 4.000 TL üzerinden itirazın iptalini ve bu miktar üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Taşınmazın tahliye edildiği tarafların kabulünde ise de anahtar teslim edildiğine ilişkin bir belge sunulmamıştır.Mahkemece TMK. 26. maddesi gereğince talep doğrultusunda 4.000 TL üzerinden itirazın iptaline ve bu miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmetmek gerekirken talep dışına çıkılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Öte yandan davalı borçlu ... sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefilidir. TBK. 583. (BK 484) maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkca gösterilmesi zorunludur.12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile TBK. 583. (BK 484 ) maddesi birlikte değerlendirildiğinde, yazılı şekilde düzenlenmiş süresi ve ödenecek paranın miktarı açıkca gösterilmiş bir kira sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan kişi sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur.Zira böylesi bir durumda kefilin sorumluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir.Kefil sorumlulugunun kapsamı ve sınırlarını bilmektedir.Kira süresinin TBK 347(6570 SK 11 maddesi) gereğince uzayan dönemde kira bedelinin miktarı ve uzama süresi belli olmadığından kefilin sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi takibe konu kira bedelleri de uzayan döneme ilişkin bulunduğundan kefilin sorumlu tutulması doğru değildir Bu nedenle kefil hakkında açılan davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kefil hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştirSONUÇ:Yukarıda (2) No'lu bentte açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 06/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.