Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7787 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 7055 - Esas Yıl 2004





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan önalım davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava önalıma konu payın iptaline ilişkindir Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilesinin dava konusu taşınmazda hissedar olduğunu diğer hissedar Adnan'ın hissesini davalıya sattığını, satışı memlekete geldiğinde yeni öğrendiğini, davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini istemiştir. Davalı ise davanın haksız ve yersiz olduğunu hisseyi beş yıl önce satın aldığını, davalının zaman zaman üzüm ve yaprak toplamaya geldiğini ve satışı bildiğini, satın alınan yerin davacılar ile diğer hissedarlar arasında taksim edildiğini aralarında an tabir etilen sınır olduğunu, davacının önalım hakkını süresi içinde kullanmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Dava konusu ortalıma ilişkin pay 17.9.1998 tarihinde davalıya satılmıştır. Davacı bu satışı dava tarihinden iki hafta önce Konya'ya geldiğinde öğrendiği iddiası ile 24.6.2003 tarihinde bu davayı açmıştır. Satış tarihi itibariyle 4722 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmü gereğince onalım hakkı Türk Kanunu Medenisi hükümlerine tabi olup, satışı öğrendiği günden itibaren bir ay ve her halde satış tarihinden 10 yıl geçmekte sona erer. Türk Medeni Kanunun 733. maddesinde önalım hakkının kullanılması için iki yıllık süre öngörüldüğünden, Türk Kanuni Medenisinde öngörülen süre Türk Medeni Kanunda belirlenen süreden daha uzun olmakla 4722 sayılı Kanunun 20. maddesinin son cümlesi uyarınca Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten iki yıl sonra yani 1.1.2004 tarihinde sona erecektir. Davanın açıldığı 24.6.2003 tarihinde bu süre dolmamıştır. Bu durumda payın satıldığı tarihteki yürürlükte bulunan Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre davanın açılmasında bir usulsüzlük yoktur. Davalı davanın süresinde açılmadığı ve taşınmazın pay satımından önce davacı ile diğer hissedarlar arasında eylemli olarak bölüşüldüğü ve aralarında an tabir edilen sınır bulunduğunu savunduğuna göre bu savunmalar üzerinde durularak delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin yazılı gerekçe İle davanın ret edilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 8.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.