Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7754 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9535 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Çorlu Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/04/2014NUMARASI : 2013/215-2014/662Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, Türk Borçlar Kanunu 315/2. maddesi uyarınca temerrüt nedeniyle tahliye ile icra takibine yapılan itirazın İcra ve İflas Kanunu 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ile davalı arasında 01.5.2010 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, “işyeri” olarak aylık 300 TL bedelli, sözleşme tarihi vade kabul edilerek o gün akşam saat 17:00’ a kadar kira bedelinin ödenmesi gerektiği ve bir ay kira bedelinin süresinde ödenmemesi durumunda diğer tüm aylara ilişkin kiranın muaccel olacağına dair yapılan kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı-kiralayan tarafından davalı-kiracı aleyhine başlatılan 19.7.2012 tarihli icra takibi ile Şubat 2012 ayından bakiye 95TL, Mart-Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz 2012 ayları ile muacceliyet şartı gereğince muaccel hale gelen sözleşme sonu olan 01/05/2013 tarihine kadar ki kira bedelleri toplamı 5065TL kira alacağının tahsili ile temerrüt nedeniyle kiralanandan tahliyesi istenmiştir. İhtarlı ödeme emri davalıya 27.8.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. TBK 315. maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresi içinde icra takibine konu kira bedellerine yönelik 26.9.2012 tarihinde 800TL ödeme yapıldığı takip tarihi itibariyle muaccel olan Ağustos 2012 ayına kadarki kira bedellerinin tam ve eksiksiz ödenmediği anlaşıldığından temerrüt olgusu gerçekleştiğinden, kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Öte yandan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanun'unun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasa'nın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasa'nın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunu'nda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir. Kiralanan, davalı tarafından işyeri amaçlı kullanılmak üzere kiralanmıştır. Dosya içeriğinden kiracının TTK kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. 6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine "bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo,televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir. " 15.maddesinde de "ister gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu'na göre esnaf sayılması TTK. Yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda'ya kayıtlı olamamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.Bu durumda mahkemece, öncelikle takip tarihi itibariyle muaccel olan yukarıda açıklaması yapılan aylar kira bedellerinden ödenmeyen kısımlarının tespiti ile bu aylar yönünden alacağın belirlenmesi, daha sonra yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda araştırma yapılması, davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre yeni yasal düzenleme karşısında kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenle davacının temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.