Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 720 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9507 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Çeyiz ve ziynet eşyası alacağıMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı çeyiz ve ziynet eşyası alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen veya bedellerinin ödenmesine ilişkindir. Mahkemece davanın ziynet eşyaları yönünden reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı ile davalı ...' nun evlendikten sonra davalının ailesi ile birlikte yaşamaya başladıklarını, düğünden bir süre sonra davalılardan ... ' in davacıya ait ziynet eşyalarını bozdurarak gayrimenkul satın aldığını belirterek 20 adet beşli tabir edilen altın, set takımı, 5 adet Adana burması bilezik, 25 adet irili ufaklı altından oluşan ziynet eşyalarının aynen iadelerini olmazsa bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacıya talep ettiği kadar ziynet takılmadığını, düğünde takılan altınların, davacı ve davalılardan ...'nun birlikte yurt dışına giderken bozdurulup yabancı paraya çevrilerek götürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının dava konusu altınların davalı tarafta kaldığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalılar ise onun altınları yurtdışına çıkarken bozdurulup yabancı paraya çevrilerek yurtdışındaki bir bankada davacı adına açılan hesaba yatırıldığını savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olmasıdır. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, davalı ... tarafından bozdurularak ev alındığını ispat yükü altındadır. Olayda, davacı düğünde kendisine takılan ziynetlerin davalılardan ... tarafından alınıp daire alındığını iddia etmiş, davacı tanıkları bu iddia doğrultusunda beyanda bulunmuşlardır. Davalı ise maddi durumunun iyi olduğunu, evin daha evvel alındığını savunmuş, davalı tanıkları bu savunmayı doğrular biçimde beyanda bulunmuşlardır. Her iki taraf tanıkları birbirine zıt ve çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Bu durumda davacının iddiasını tanık anlatımları ile kanıtladığı sözedilemez ise de, davacı vekili delil listesinde yemin deliline dayandığından davacıya, davalılara yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.