Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7132 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1700 - Esas Yıl 2011





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, işyeri ihtiyacı ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliye talebine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı vekilinin ihtiyaç nedeniyle temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili vakfın maliki olduğu taşınmazın daha önce davacı vakıf tarafından lokal olarak işletilirken davalıya kiralandığını vakıf yönetim kurulunca alınan kararla lokalin yeniden vakıf tarafından işletilmesine karar verildiğini belirterek kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, vakıf senedinde restoran işletmeden söz edilmediğini, vakıf üyelerinin bu konuda ehil olmadıklarını, vakıf tüzel kişiliğinin restoran işletemeyeceğini, vakıf senedinde bu yönde hüküm bulunmadığını, davacının bu yerin işletilmesini başka kişilere teklif ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini bildirmiştir. 6570 Sayılı Yasanın 7/c maddesine göre işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte olması, en azından halen iş yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir. Her iki halin birlikte olması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı davacı tarafından ileri sürülmemiş ise mahkemece kendiliğinden nazara alınamaz. Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak kıyaslama suretiyle bu hususun belirlenmesi gerekir. Olayımıza gelince; davacı, 01.01.2008 başlangıç tarihli ve 8 ay süreli kira sözleşmesine dayanarak davalının işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliyesini istemektedir. Davacı, kiralananı vakıf üyeleri için lokal olarak ihtiyacı olduğunu belirterek kiralananın tahliyesini istemiş olup bu konuda dinlettiği tanıkları ihtiyacı doğrular şekilde davacı vakfın dava konusu taşınmazı kiralamadan önce kendisinin lokal olarak işlettiğini davacının ihtiyacının bulunduğunu beyan etmişlerdir. Davalı ise ihtiyacın samimi olmadığını vakıf senedinde restoran işletmeden söz edilmediğini, vakıf üyelerinin bu konuda ehil olmadıklarını savunmuş ise de vakıf senedinin 20/j maddesinde vakfın üyelerinin dinlenme eğitim sağlık hizmet ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kamp, huzurevi ve lokaller açabileceği belirtilmiş olması ve taşınmazın kiraya verilmeden önce vakıf tarafından lokal olarak işletildiği gözönüne alındığında ihtiyacın samimi olduğu gözardı edilerek yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.