Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7066 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3378 - Esas Yıl 2011
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak davanın mahiyeti itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir 2-Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın (muhtesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak, sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HUMK.'nun 567.maddesi hükmü uyarınca on(10) günlük yasal süre verilmelidir. Yasadan doğan bu süre kesin olup kısaltılamaz ve uzatılamaz. Bu süre içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Olayımızda; dava konusu edilen ve satışına karar verilen 6962 ada 2 No'lu parsel tapuda arsa olarak kayıtlıdır. Keşif tarihi itibariyle taşınmazın fiilen iki parça halinde kullanıldığı, davalılara ait bölüm üzerinde bir takım muhtesatların bulunduğu saptanmıştır. Davalılar vekilince muhtesatların müvekkillerine ait olduğu bildirilmiş, bilirkişi raporunda da buna ilişkin değerlendirmeler yapılarak davalılar yararına oranlama yapıldığı görülmüştür. Mahkemece taşınmazın satış bedelinin paydaşlara payları oranında dağıtılmasına karar verilmiş ise de; davalılar vekilince baştan itibaren muhtesatların müvekkillerine ait olduğu iddia edildiğine göre mahkemece bu husus üzerinde durulması muhtesatların aidiyeti konusunda tarafların beyanı alınması aksi halde yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.