Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6703 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4615 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ İcra Hukuk Mahkemesiİcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, haciz ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine borçlunun vaki itirazı üzerine mahkemece itirazın kaldırılmasına karar verilmesinden sonra kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ödeme emrinin tebliğinden itibaren altı aylık süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı alacaklı vekili 13.06.2012 tarihinde haciz ve tahliye istekli olarak başlattığı icra takibi ile ödenmeyen Haziran 2011 ile Mayıs 2012 arası aylara ilişkin 31.650 -TL kira alacağı ile aynı döneme ait 5.858 TL aidat ve 232 TL su bedeli toplamı 37.731,40 TL'nin tahsilini istemiştir. Borçlunun yasal sürede borca itirazda bulunması üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiştir.Davacılar vekili 16.08.2013 tarihinde açtığı dava ile, aynı takip dosyasına ilişkin daha önce itirazın kaldırılması istemiyle dava açtığını, ....İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/533 Esas, 2013/179 Karar sayılı ilamı ile itirazın kira alacağı yönünden kaldırılmasına karar verildiğini, kararın 30.07.2013 tarihinde kesinleştiğini belirterek iş bu dava ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.Alacaklı kiraya veren, borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden "tahliye" istemeden, yalnız "itirazın kaldırılmasını" isteyebilir. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılmasına ilişkin kararından sonra alacaklı kiraya veren buna dayanarak kararın kesinleşmesinden itibaren icra mahkemesinden borçlu kiracı hakkında tahliye davası açabilir. Bunu engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Ancak bu gibi hallerde tahliye davasının hangi tarihten başlayarak ne kadar sürede açılması gerektiği hususu önem kazanmaktadır. Şayet itirazın kaldırılması davası devam etmekte ise tahliye davası yargılama devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Zira İİK.nun 269/a maddesinde "takibin kesinleşmesi halinde tahliye davasının ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde açılması gerektiği" öngörülmüştür. Yasa koyucunun amacının 269/a maddesinde olduğu gibi tahliye davası için süre bakımından bir sınırlama getirmek olduğuna göre bu madde de öngörülen sürenin itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesini müteakip açılacak tahliye davalarında da uygulanması gerekir.Davaya dayanak olan icra takibine vaki itirazın kısmen kaldırılmasına ilişkin kararın 30.07.2013 tarihinde kesinleştiği ve kararın kesinleşmesinden itibaren 6 aylık yasal süre içerisinde 16.08.2013 tarihinde İİK.nun 269/a maddesi gereğince davanın açıldığının anlaşılmasına göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.na 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.