MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Önalım Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, önalıma konu payın iptali ve tesciline ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilin paydaş olduğu taşınmazda 3/8 payın 28.10.2010 tarihinde davalı tarafından satın alındığını, satış bedelinin müvekkilinin önalım hakkını engellemek için yüksek gösterildiğini, gerçek bedelinin 26.000 TL olduğunu belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunarak önalım hakkının tanınmasını istemiştir.Davalı ise savunmasında muvazaa iddiasını kabul etmediklerini, davanın 26.000 TL üzerinden açıldığını tarlanın değerinin 50.000 TL olduğunu, bu bedel üzerinden harcın tamamlanması gerekirtiğini, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Önalıma konu payın bulunduğu taşınmazda davalının 28.10.2010 tarihinde 3/8 payı 50.000 TL bedelle satın aldığı anlaşılmaktadır.Davalı vekili temyiz incelemesinin duruşmasında taşınmazın fili taksim edildiğini, uzun süredir eylemli olarak herkesin kendi yerini kullandığını belirterek fili taksim savunmasında bulunmuştur.Eylemli taksim iddiası yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür.Bu nedenle davalı vekilinin eylemli taksim savunması üzerinde durularak varsa bu konuda taraf delillerinin toplanması ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Kabule göre de, davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş bu konuda tanık dinletmiştir.Dinlenilen davacı tanıkları görgüye dayalı beyanda bulunmayıp duyuma dayalı olarak beyanda bulunmuşlardır.Keşifte tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir.Bu durumda davacıya dava dilekçesinde belirttiği yemin deliline göre gerçek satış bedelinin ne kadar olduğu hususunda davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması ve yemin teklif edildiği takdirde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.