Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6666 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15389 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Adana 4. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2012/604-2013/761Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 180,82 TL alacak üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının 31.12.2004 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ile davaya konu taşınmazı eczane olarak davalıya kiraya verdiğini, 01.01.2012-31.12.2012 dönemine ait kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının süresinde itiraz ederek, takibi durdurduğunu belirterek, itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 40' ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, sözleşmenin 30.09.2011 tarihinde feshedildiğini ve bu tarihte kiralananın tahliye edildiğini, davacının davaya konu taşınmazı tahliyeden sonra depo olarak kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davaya konu taşınmazın 06.01.2012 tarihinde anahtarlarının teslim edildiği gerekçesiyle bu tarihe kadar 6 günlük kira alacağı olan 180,82 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiraya verene teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; Kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya Aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır.Anahtarın kiraya verene teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, 6100 Sayılı HMK.nun 200.maddesi (HUMK. nun 288. ve 289. maddeleri) çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiraya verenin açık muvafakati yoksa, bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiraya veren anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiraya verene bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiraya verene bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder.Taraflar arasında düzenlenen 31.12.2004 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kira bedelinin yıllık peşin olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı Adana 14. Noterliği’nin 06.01.2012 tarihli ve 737 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davaya konu taşınmazın 30.09.2011 tarihinde tahliye edildiğini, anahtarların 3 iş günü içerisinde teslim alınmasını Davacıya bildirmiş ise de, bu ihtarname yukarıda sayılan ilkeler ışığında anahtar teslimi olarak kabul edilemez. Öte yandan davaya konu taşınmazın bitişiğinde davacı kiraya verenin züccaciye dükkanı bulunduğu ve yapılan keşifte davacının ara duvarda kapı açmak suretiyle kiralananı kullanmaya başladığı tespit edilmiştir. Mahkemece kiralananın hangi tarihte davacı kiraya verenin fiili hakimiyetine geçtiğinin tespit edilerek, bilirkişinin kiralananın yeniden kiraya verilmesi için iki aylık makul süre belirlediği de dikkate alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle taşınmazın 06.01.2012 tarihinde tahliye edildiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.