Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6359 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7273 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/04/2014NUMARASI : 2011/2080-2014/593Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, eksik ödenen kira farkları, aidat ve su faturası, taşınmazın erken tahliyesi nedeniyle makul süre tazminatı ve hor kullanma tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece alacak isteminin kısmen kabulüne ve 14.191,50 TL kira farkı ve makul süre tazminatı ile 3.788,99 TL hor kullanma tazminatı, aidat ve su bedelinin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde davalının dava konusu taşınmazı 20.06.2006 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli sözleşme ile kiraladığını, sözleşme süresi dolmadan 07.07.2011 tarihinde taşınmazı tahliye ederek anahtarı teslim ettiğini, davalının taşınmazı hasarlı olarak teslim etmesi nedeniyle 07.07.2011 tarihli tutanak tutulduğu ve delil olarak sunulan faturalardaki harcamaların yapılarak taşınmazdaki hasarın giderildiğini, kira sözleşmesinde artış şartına rağmen davalı tarafından artış yapılmadan kira bedellerinin ödendiğini ve taşınmazın erken tahliyesi nedeniyle taşınmazın yeniden kiraya verildiği süreye kadar olan kira bedellerinin ve ödenmeyen aidat bedelleri toplamı 19,886,75 TL'nin tahsiline hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili; kira bedellerinin karşılıklı anlaşma ile belirlendiğini, artış şartının uygulanmadığını, talep edilen hor kullanma tazminatının ise olağan kullanımdan kaynaklanan hasarlara ilişkin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalı vekilinin eksik ödenen kira farklarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 20.06.2006 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca kiracı olduğu taşınmazda artış yapılmadan kira bedellerinin ödendiğinden 2006-2011 yılları arasındaki eksik ödenen kira bedelleri farkı ve taşınmazın sözleşme bitiminden önce tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise kira bedellerinin davacının onayı ile belirlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 20.06.2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Artış şartına ilişkin sözleşmenin özel şartlarında “ kira sözleşmesinin 2. Yıl yenilenmesi halinde TÜFE oranında artış yapılacaktır ” hükmüne yer verilmiştir. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Uyuşmazlık 20.06.2007-07.07.2011 tarihleri arasındaki kira farkı alacağına ilişkin olup kira sözleşmesinde artış şartı yenilenen ilk yıl için öngörülmüş devam eden yıllar kira bedellerinin artırılacağına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece sözleşmedeki artış şartının yenilenen ilk yıl için geçerli ve müteakip yıllar için artış şartı belirlenmediğinin kabulü ile alacağın buna göre hesaplanması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 3- Davalı vekilinin Hor kullanma tazminatına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 316 (818 Sayılı Borçlar Kanununun 256.) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanunun 334. (818 Sayılı Borçlar Kanununun 266.) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlü olup kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Bu sebeple mahkemece davalı tarafın yokluğunda yapılan delil tespiti ile alınan ve itiraza uğrayan, yetersiz delil tespiti bilirkişi raporunun hükme esas alınması usul ve yasaya aykırıdır.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazda oluşan hasar kalemlerinin her biri için ayrı ayrı olağan kullanımdan mı yoksa hor kullanmadan mı kaynaklandığına ilişkin değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, bilirkişi raporuna taraflarca yapılan itirazlar da dikkate alınarak davaya konu edilen hasar kalemlerinin hor kullanmadan mı yoksa normal kullanmadan mı kaynaklandığı ve tahliye tarihi itibarıyla taşınmazda hor kullanmadan kaynaklanan hasar bedelinin ne kadar olduğu ve kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesabı için Yargıtay denetimine elverişli, bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.