Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 608 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10096 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : AlacakMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili ... ve davacı vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklanması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kiracı tarafından açılan müşavirlik hizmetleri adı altında ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahalli mahkemece 21.5.2013 tarih ve 2010/386-2013/334 sayılı kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 19.11.2013 tarih ve 2013/13040-15534 ...sayılı ilamı ile :Sözleşme karşılıklı olarak anlaşma yoluyla feshedilerek kiralanan 31.1.2010 tarihinde tahliye edilerek kiraya verene teslim edilmiştir. Sözleşmede kira bedeli ve kiralananın kullanılmasından kaynaklanan aidatlar dışında başka bir bedel alınacağı konusunda bir anlaşma bulunmadığı gibi davalı kiraya verenin, davacıya ne gibi müşavirlik hizmetleri verdiği de kanıtlanamamıştır. Bu nedenle davacı kiracının kiralanana girmeden önce davalı kiraya verene müşavirlik hizmet bedeli adı altında 142.827.20 TL hava parası ödediği anlaşılmaktadır. Bu durum mahkemenin de kabulündedir. Davalı vekili gerek cevap dilekçesinde, gerekse yargılama sırasında taraflar arasında 27.01.2010 tarihli kira sözleşmesinin fesih protokolü yapıldığını ve bu protokolde müvekkilinin ibra edildiğini savunmuş, davacı kiracı vekili ise bu protokol başlıklı belgenin imzalanmadığını, ibraz edilen belge altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek imzaya açıkca itiraz etmiştir. İbraname borcu söndüren bir olgudur. Her ne kadar kira bedeli dışında hava parası alınması mülga 6570 sayılı Kanunun 16. maddesinde yasaklanmış ise de kira sözleşmesinin taraflarca fesih edilerek sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri konusunda birbirlerini ibra etmeleri tarafları bağlar. O nedenle, mahkeme kasasında bulunan 27.01.2010 tarihli kira sözleşmesinin fesih protokolü başlıklı belgenin aslının adli tıp kurumuna gönderilerek belge altındaki davacı ...’e ait olduğu iddia edilen imzanın renkli fotokopi ile çoğaltılmış bir belge olup olmadığı, belgeye atılan imzanın ıslak imza olup olmadığı konusunda ihtisas kurulundan rapor alınması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından “bahisle bozulmuştur. Davalının karar düzeltme istemi de Dairemizin 20.5.2014 tarih ve 2014/1988-6436 E.K sayılı ilamı ile red edilmiştir. Bu durumda müşavirlik adı altında alınan paranın hava parası olduğu kesinleşmiştir.Bozmadan sonra 27.1.2010 tarihli kira sözleşmesinin fesih protokolü başlıklı belge altındaki imzanın Davacı ... eli ürünü olup olmadığı konusunda yapılan inceleme sonunda Adli Tıp kurumu tarafından 30.9.2014 tarihli raporda” İnceleme konusu kira sözleşmesi fesih protokolü ve tahliye ve teslim tutanağı başlıklı belgelerde ... atılı imzaların ıslak imza olmayıp bilgisayar ve ekipmanların aracılığıyla oluşturulmuş imzalar olduğu sonucuna varıldığını” davalı şirketin özel olarak ... üyesi bilirkişi ...den alınan 9.12.2010 tarihli raporunda: "kira sözleşmesi fesih protokolü üzerindeki yetkili imzanın ...eli ürünü olduğunu” bildirmesi üzerine her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için mahkemece ... Bakanlığı ...Genel komutanlığı uzmanlarınca düzenlenen 7.4.2015 tarihli raporda" inceleme konusu yapılan belgeler üzerindeki ... adına atfen atılı bulunan imzaların renkli fotokopi/yazıcı kullanılarak oluşturduklarının tesbit edildiğini” belirtmişlerdir. Bu durumda kira sözleşmenin fesih başlıklı protokol altındaki imzanın davacı ... eli ürünü olmadığından fesih protokolünün dolayısıyla ibranın geçerli olduğu kabul edilemez. Öte yandan kira bedeli dışında hava parası alınması mülga 6570 sayılı Kanunun 16. maddesinde yasaklanmıştır.818 sayılı borçlar kanunun 65 maddesi “Haksız yahut ahlaka(adaba) mugair bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur”(TBK 81 maddesi “) Hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez.Ancak açılan davada hakim (bu şeyin devlete mal edinmesine karar verebilir) hükmüne yer vermiştir.Bu hüküm karşısında hava parası olarak verilen bedelin istenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlaının şimdilik incelenmesine yer olmadığına Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 02/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.