Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5990 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3191 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. ... geldiler. Davacı taraftan gelen olmadı. Hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, hor kullanma tazminatının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın 01/01/2009 tarihli, 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya kiraya verildiğini, kira sözleşmesinin özel şartlarında, fabrika binasının sağlam ve kullanılabilir vaziyette teslim edildiği, tahliye durumunda aynı şekilde sağlam ve kullanılabilir vaziyette teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, davalının taşınmazı aynı şekilde ve kullanılabilir vaziyette teslim etmediğini, tahliye edilen kiralananın anahtarlarının 02/06/2011 tarihinde notere bırakıldığını ve 03/06/2011 tarihinde noterlikten teslim alındığını, ..... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/22 D.İş sayılı dosyası ile hasar tespiti yapıldığını, hasar miktarının 38.248,60 TL olduğunu, tespit edilen hasar miktarı için davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazı tam ve eksiksiz olarak tahliye ettiğini, davacının taşınmazı teslim aldıktan sonra süresinde tespit yaptırmadığını, zarar varsa bile müvekkilinin anahtarı teslim ettiği tarih ile tespit tarihi arasındaki süre içinde meydana geldiğinin kabulü gerektiğini, taşınmaza herhangi bir zarar verilmediğini, aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, dava konusu taşınmaza 03/06/2012 tarihinde hırsız girdiğini, konu ile ilgili olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/29798 sayılı soruşturma dosyası açıldığını, beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, soruşturma dosyasında şüphelilerden elde edilen malzemeler ile binadan sökülen malzemelerin örtüşmediği, şüphelilerin işyerinden daha ziyade hurda malzemeleri aldıklarının anlaşıldığı, davalının anahtarları notere teslim ettiği sırada iddia ettiği gibi sağlam ve kullanılabilir vaziyette olduğuna ilişkin tespit yapılmadığını, ispat yükünün davalı kiracıda olması ve teslimden sonra kiraya konu taşınmazdaki tüm malzemelerin çalındığının kesin ve net bir şekilde ispat edilemediği anlaşıldığından belirlenen zarar miktarından davalı kiracının sorumlu olacağı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01/01/2009 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde, fabrika binasının sağlam ve kullanılabilir vaziyette teslim edilmiş olup, tahliye durumunda aynı şekilde sağlam ve kullanılabilir vaziyette teslim edileceği, taşınmazın kullanım esnasında oluşabilecek (kullanımından doğan) tüm zarar ve giderlerin kiracıya ait olacağı düzenlemesi yer almaktadır. Davalı kiracı tarafından kiralananın anahtarı 02/06/2011 tarihli emanet tutanağı ile notere teslim edilmiştir. Anahtarın notere teslim edildiğine dair ihtarnamenin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir belge bulunmamakta olup davacı vekili tarafından 03/06/2011 tarihinde tebliğ edildiği beyan edilmiştir. 06/06/2011 tarihinde Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/22 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan tespitte alınan bilirkişi raporunda kiralananda hasar bedeli 38.248,60 TL olarak belirlenmiştir. Öte yandan 03/06/2011 tarihinde kiralananda hırsızlık olayı meydana geldiği soruşturma dosyasından anlaşılmaktadır.Kira sözleşmesinden kaynaklanan kiralanana verilen hasarın tazmin edilmesi istemi özünde haksız fiil tazminatını gerektirir. Bu durumda 3. kişinin eylemi ile illiyet bağının kesilip kesilmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Soruşturma dosyasından, 30/06/2011 tarihinde, saat 14.30 sıralarında yapılan ihbar üzerine kiralanana gidildiği, bazı şahısların binadan aldıkları malzemeler ile yakalandıkları, ele geçirilen malzemelerin muhafaza altına alındığı anlaşılmaktır. Her ne kadar mahkemece, şüphelilerden elde edilen malzemeler ile binadan sökülen malzemelerin örtüşmediği gerekçesiyle davalı kiracı hasardan sorumlu tutulmuş ise de; kolluk kuvetleri tarafından tutulan tutanakta kiralananın mevcut durumu ile ilgili bir tespit bulunmamakta olup sadece o anda muhafaza altına alınan eşyalar değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Emanet tutanağının davacıya tebliğ edildiği tarihte kiralananın davacıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda bu tarih itibariyle kiralananın zilyetliği davacıya geçtiğinden, davacı kiralanan ile ilgili muhafaza tedbirlerini almakla yükümlüdür. Davacının tebliğ tarihi olarak beyan ettiği 03/06/2011 tarihi, kiralananda hırsızlık olayının meydana geldiği tarih ile aynıdır. Bu durumda hırsızlık olayı kolluk kuvetlerine saat 14.30 sıralarında ihbar edildiğine göre emanet tutanağının davacıya tebliğ edildiği saat önem taşımaktadır. Her ne kadar davacı tanıkları anahtarın noterden teslim alındığı tarihte kiralanana gittiklerini, kiralananın hasarlı olduğunu, araya hafta sonu girdiğinden pazartesi günü tespit yaptırdıklarını beyan etmişler ise de tanık beyanları da olayı aydınlatmaya yeterli olmamıştır. Bu durumda mahkemece, zararın davalının hor kullanması sonucunda oluşup oluşmadığının, 3.kişinin (hırsızın) eylemi ile illiyet bağının kesilip kesilmediğinin, tarafların tüm delilleri toplanarak ispat yükünün davacı kiraya verende olduğu da gözetilerek açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.