Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5976 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10355 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve tahliye davasına dair karar davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, tahliye talebinin kabulüne, itirazın kısmen iptali ile 117,52 TL üzerinden iptaline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; kira sözleşmesi ile aylık kira bedelinin 350,00 TL olarak kararlaştırıldığını ve her yıl kira bedellerinin %20 oranında arttırılacağının kararlaştırılmasına rağmen kira alacaklarının ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlattıklarını davalı borçlunun haksız yere borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine ve takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kira bedellerinin banka aracılığıyla ödendiğini, 2007 yılından itibaren kira bedellerinin 15/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı alacaklı, 08/15/2007 (15/08/2007 ) başlangıç tarihli, bir yıl süreli ve aylık 350,00 TL bedelli kira sözleşmesine dayanarak 06/12/2013 tarihinde davalı borçlu aleyhine başlattığı tahliye talepli icra takibi ile 2007 yılı Ağustos ayından 2013 yılı Aralık ayına kadar olan toplam 41.209,72 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, borçlu süresinde ibraz ettiği dilekçe ile; tarihi de hatalı olan 08/15/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin hiç yürürlüğe konulmadığını,15/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince kira bedellerinin her ay düzenli olarak banka hesabına ödendiğini belirterek borca itiraz etmiştir. Davalı iş bu itirazında; takibe dayanak yazılı kira sözleşmesinin varlığına, sözleşmedeki imzasına itiraz etmemiştir. Davalı tarafından ibraz edilen düşük bedelli kira sözleşmesinin Vergi Dairesi'ne ibraz için düzenlendiği anlaşıldığından tarafların iradesini yansıtan takibe dayanak 08/15/2007 (15/08/2007) başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme göz önüne alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup aynı zamanda da bir savunma aracıdır. Zamanaşımı itirazının ileri sürülebileceği zaman açısından kanunla belirlenmiş açık bir hüküm bulunmamakta olup kural olarak savunmanın genişletilmesi yasağının başladığı ana kadar yapılabilmektedir.Basit yargılama usulüne tabi davalarda savunmanın genişletilmesi yasağı cevap dilekçesi ile başlamış sayılmaktadır. Savunmanın genişletildiği iddiası mahkemece re’sen nazara alınamaz davacı tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda her ne kadar davalı cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’ini ileri sürmemiş ise de 27/11/2014 tarihli dilekçe ile alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuş, davacı vekili de savunmanın genişletildiğini ileri sürmemiştir. Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı def’i üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ;Yukarıda 1 ve 2 no.lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.