Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5832 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 1563 - Esas Yıl 2012





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve davaya konu edilen tüm eşyaların tespit edilerek iadesine karar verilmiş bulunmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin ziynet eşyaları ve düğünde takılan paraya yönelik temyiz itirazlarına gelinceDavacı vekili dava dilekçesinde; müşterek konutta bulunan müvekkiline ait ziynetler de dahil olmak üzere bütün eşyaların davalı tarafından götürüldüğünü ve iade edilmediğini belirterek, dava dilekçesinde belirtilen eşyaların, altın takıların ve paranın aynen iadesine olmadığı takdirde şimdilik 8.000 TL olan karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise cevabında; eşya listesinde belirtilen eşyaların depoda olduğunu, ziynetlerin ise Akşehir İşbankası şubesinde kiralanan kasada olduğunu ancak ziynetlerden cumhuriyet altınının 2 adet olduğunu, keza davacıya yakınları tarafından takılan bilezik adedinin 3 değil 2 ve küçük altın adedinin 34 değil 33 olduğunu, takılan paraların ise birlikte balayı masraflarına harcandığını, eşya ve ziynetleri teslime hazır olduklarını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece eşyalara yönelik istemin kabulüne ziynetlere yönelik istemin ise kısmen kabulüne fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre evlenme sebebiyle kadına takılan para ve ziynetler kim tarafından takılmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Davada talep edilen ve kadına takıldığı bildirilen paranın balayı masraflarına harcandığı davalının kabulündedir. Balayı masrafı için harcanan bu paranın kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere harcandığını davalı kanıtlanmak durumundadır. Davalı bu hususu gösterdiği delillerle kanıtlayabilmiş değildir. Öte yandan davada talep edilen ziynetlere ilişkin olarak davalı vekili 15.12.2010 tarihli cevap dilekçesinde, 1 adet cumhuriyet altını, 1 adet bilezik ve 1 adet küçük altın dışında diğerlerinin kasada muhafaza edildiğini ve bunları iadeye hazır olduklarını belirtmiştir. Ziynetlere ilişkin davalı vekilinin bu beyanı mahkeme içi ikrar niteliğinde olup davalı aleyhine kesin delil teşkil eder. Bu durumda mahkemece davalının kabul beyanı uyarınca çekişme konusu yapılmayan ziynetlere ilişkin istemin kabulü, çekişme konusu yapılan 1 adet cumhuriyet altını, 1 adet bilezik ve 1 adet küçük altına ilişkin olarak ise taraflarca gösterilen tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve gerektiğinde ilgili tarafa yemin teklif etme hakkı da hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.Ayrıca hüküm altına alınan çeyiz ve ziynet eşyalarının kararda ayrı ayrı gösterilmesi yerine 6100 sayılı HMK’nun 297/2 maddesi hükmüne aykırı şekilde bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda 2 nolu bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.