MAHKEMESİ : Manisa 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2011/348-2013/165Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira uyarlaması davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde ayrı ayrı temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira parasının uyarlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ilk yıllık 135.000 TL kira bedelinin dava tarihi olan 23/08/2011 tarihinden geçerli olmak üzere 24/05/2012 tarihine kadar olan 9 aylık dönem için ilk yıl kira bedelinin yıllık 65.000 TL hesabıyla arta kalan 9 aylık süre için aylık 5.416,66 TL hesabıyla toplamda 48.749,99 TL olarak uyarlanmasına karar verilmesi üzerine hüküm davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Davacı vekili,dava dilekçesinde,davacı şirketin 24/05/2011 tarihli kira sözleşmesi ile Manisa Ruh ve sinir hastalıkları hastanesi kantinini ilk yıl 135.000 TL bedelle M.. M..nden kiralandığını, ,kira şartnamesinin özel şartlar bölümünün 18. Maddesinde; ruh sağlığı ve hastalıkları hastanelerinde yatan hastaların özel durumları göz önüne alındığında hastaların dışarıdan sigara temin etmelerinin mümkün olmadığından sadece yatan hastalara sigara satılabileceklerini hükmü yer aldığını, davacı şirket sigara satılabileceğini düşünerek yüksek bir bedel karşılığından söz konusu kantini kiraladıklarını, defterdarlık tarafından 15/06/2011 tarihli protokol çerçevesinde S.. B..na tahsisli hastane kantini kira dosyaları İl Sağlık Müdürlüğüne devredilmiş olduğunu, davacının sigara satışı yapamamasından kaynaklı zararının büyük olduğunu, bu nedenlerle yılık 135.000 TL olan kira bedelinin 24/05/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yıllık net 35.000 TL uyarlanmasını talep etmiştir. Davalı M.. M.. cevap dilekçesinde:Bakanlıkları ile S.. B.. arasında düzenlenen 15/06/2011 tarihli protokol çerçevesinde S.. B..na tahsisli hastane kantini kira dosyaları İl Sağlık Müdürlüğüne deverilmiş olduğunu, söz konusu şartname ve kira sözleşmesinde belirtildiği üzere kiralama amacının sigara satımına endeksli değil çay ocağı ve kantin yeri amacı ile kiraya verildiğinden davacının bu talebi ile ilgili kira indirimi yapılmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın kendi yönlerinden husumet yokluğundan reddine karar verilmesini ayrıca davacının kira indirimi ile ilgili talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı S.. B.. vekili cevap dilekçesinde ;davanın hukuki mesnetten yoksun, sözleşmeyle bağlılık ilkesinin esas olduğunu, davacının sigara satabileceği inancıyla sözleşmeyi imzaladığı iddiasının kira bedelinin indirilmesi talebinde bulunması için haklı neden olmayacağını, sözleşme koşullarında esaslı değişiklik olmadığını,uyarlama şartlarının oluşmadığını, davacının indirim talebinin usul ve yasaya aykırı olup söz konusu davayı kabul etmediklerini, belirterek haksız ve yasal dayanaktan yosun olarak açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hukukumuzda "sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa)" ve "sözleşme serbestliği" ilkesi gereğince sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak, bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki oluşur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak, adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (TMK. md. 4,2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus-Beklenmiyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar. Değişen bu koşullar karşısında M.K. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi gerekir.Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği durumlar örnek olarak gösterilebilir.Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçleştirmesi durumunda “işlem temelinin çökmesi” gündeme gelir. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı taktirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir.Sözleşmeye müdahale için, gerekli olan esaslara gelince; Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir, beklenebilir, olağan ve hesaba katılabilir nitelikte olmamalı veya olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Sözleşmeye bağlılık esas olduğundan, uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Sözleşmeye yazılan özel hükümler yorumlanıp, bunların taraflara sağladığı hak ve yararlar ile ekonomik değişikliklerin etkileri, kiralananın nitelikleri gibi somut olayın özelliği ile belirlenecek tüm objektif ve subjektif hal ve koşullar değerlendirilmeli, uyarlama yapılması kanaatine varılırsa, sözleşmedeki intibak boşluğu, hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları (TMK. md.4, 2/1) ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi TMK.md 1’deki yetki kullanılarak hakim tarafından doldurulmalıdır. Sonuçta verilecek her türlü karar, az yukarıda açıklanan esaslara aykırı olmamalı, dayanaklarını içerir şekilde gerekçeli ve Yargıtay denetimine uygun olmalıdır.Dava konusu olayda; Davacı şirket, kira şartnamesinin özel şartlar bölümünün 18. maddesinde “ruh sağlığı ve hastalıkları hastanelerinde sadece yatan hastalara sigara satabileceği” hükmünün yer aldığını, bu nedenle sigara satabilecekleri düşüncesiyle yüksek bir bedel karşılığında söz konusu kantini kiraladıklarını daha sigara satışına izin verilmemesi nedeniyle büyük oranda zarar ettiklerini belirterek kira bedelinin yıllık net 35.000 TL olarak .uyarlanmasını istemiştir. Mahkemece, “M.. M.. tarafından İl Sağlık Müdürlüğünün görüşü alınarak kantinde sigara satılabileceğine ilişkin kira şartnamesinin özel şartlar 18. maddesinin düzenlendiği, bu şekilde davacının kantinde sigara satmasına sözleşme ile izin verildiği, sigara satışının sözleşmenin esas unsurunu oluşturduğu, bu sebeple davacının kira bedelinin uyarlanmasında haklı talepte bulunduğu " gerekçesiyle 9 aylık dönem için ilk yıl kira bedelinin yıllık 65.000 TL hesabıyla arta kalan 9 aylık süre için aylık 5.416,66 TL hesabıyla toplamda 48.749,99 TL olarak uyarlanmasına karar verilmiş ise de; yukarıda açıklanan uyarlama şartlarının taraflar açısından gerçekleştiğinden sözedilemeyeceğinden için mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.