Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 572 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 12800 - Esas Yıl 2010





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılardan Saniye tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava alacaklı tarafından açılan bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan Seniye tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçelere, paydaş sayısı, pay durumu ve taşınmazın yüzölçümüne göre aynen taksimi mümkün olmayan taşınmazın satış suretiyle paydaşlığının giderilmesine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalının satış parasının %10'unun taviz bedeli olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ödenmesine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; taviz bedeli, eski vakıflar hukuku açısından "rakabe" kuru mülkiyet hakkı karşılığı, tasarruf (intifa-yararlanma-kullanma) hakkı bedeli, icare ve mukataa (kira) karşılığı anlamına gelmekte olup, vergi niteliğinde değildir. Mukataalı ve icareteynli taşınmazların serbest tasarrufa terki için alınan bir bedeldir. 2762 saytlı VK'nın 26. maddesi gereğince vakıf taşınmaz malların icareteynli ve mukataalı olarak kiraya verilmesi yasaklanmış, daha önce verilenlerin ise 2762 sayılı Kanun'un 27 ve 28. maddelerini değiştiren 4103 sayılı Yasa ile tasfiyesi öngörülmüştür. 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 29/1. maddesinde on yıl içinde bu Kanun hükümlerine göre taviz vermek yolu ile icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmiş olan taşınmazların mülkiyetinin on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıflarına geçeceği ve vakfın hakkının da ivaza dönerek taşınmazın tamamının bu ivaz karşılığı birinci derece ve birinci sırada ipotekli sayılacağı açıklanmıştır. Maddede açıklanan ve taviz bedeli olarak isimlendirilen ivaza (bedele) dönüştürülen vakıf alacağının icare ve mukataa bedeli olduğu şüphesizdir. Anılan Kanun hükmüne göre taviz bedeli bir gayrimenkul mükellefiyetidir. Türk Medeni Kanunu'nun taşınmaz yükünün (mükellefiyetinin) niteliğini düzenleyen 849. maddesinde taşınmaz malikinin değişmesi halinde yeni malikin başka bir işleme gerek bulunmaksızın taşınmaz yükünün yükümlüsü olacağı belirtilmiştir. Bu nedenle taşınmaz mükellefiyeti niteliğini alan taviz bedelinden, yeni malikin sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan 20.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18. maddesinde taviz bedelinin paydaşlığının giderilmesi davasının sonucu satışına karar verilen taşınmazın satışından elde edilecek bedel üzerinden hesaplanacağı, taviz bedelinin tamamı vakıf adına ödenmedikçe taşınmaz üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairelerince tescil olunmayacağının düzenlenmesi karşısında taviz bedelinin sorumlusunun yeni malik olduğu açıkça anlaşıldığından taviz bedelinden paydaşlığın giderilmesi davasının tarafları sorumlu tutulamaz. Açıklanan bu hukuki olgu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, mahkemece Vakıflar lehine taviz bedelinin tahsiline ilişkin hüküm kurulması da hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda 2. bentte yazılı nedenle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.