MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak ve tazminat davasına dair karar, davalı-birleşen dosya davacısı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Asıl dava; kiraya veren tarafından kiracı aleyhine açılan erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira bedelinin tahsili, birleşen dava; kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan sözleşmenin haklı nedenle feshi ile ödenen kira ve depozito bedelinin iadesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, 4.166,00-TL tazminatın davalı kiracının verdiği 5.000,00-TL den mahsubuna, birleşen dava yönünden ise; davanın kısmen kabulü ile yapılan mahsup sonucu bakiye 834,00-TL nin kiraya verenden tahsiline karar verilmiş, hüküm her iki dava yönünden asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı kiracı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı-kiraya veren vekili dava dilekçesinde; davalı-kiracı ile 07.12.2011 tarihinde dava konusu taşınmazın en az 1 yıllık kiralanması üzerine sözlü olarak anlaştıklarını, kiracının açmak istediği iş yeri için ruhsatname alamadığını iddia ederek 21/12/2011 tarihinde mecurun anahtarını notere bırakarak sözleşme gereği ödediği bedelin iade edilmesini istediğini, kendisinin kira akdinden kaynaklanan edimini yerine getirdiğini, ruhsat alınamamış olmasının kendisi ile ilgisi olmadığını, kiracının akdi feshetmesinin haksız olduğunu, kiralananı ancak 01 Haziran 2012 tarihinde yeniden kiraya verebildiklerini, erken tahliye sebebiyle kiralananın boş kalmasından doğan kaybının Ocak-Mayıs ayları kira bedeli olan toplam 11.875,00 TL olduğunu, depozito bedelini kira karşılığı olarak mahsup ettiğinde kaybının 9.375 TL olduğunu belirterek mahrum kaldıkları 4 ay 3 haftalık kira parasından 2.500 TL depozito bedeli mahsup edilerek bakiye 9.375 TL kira alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı kiracı; 07/12/2011 tarihli sözlü kira sözleşmesi ile taşınmazı aylık 2.500-TL bedelle işyeri olarak kullanmak üzere kiraladığını, 2.500-TL de depozito verdiğini, aralarında yazılı sözleşme bulunmadığından kira süresinin de belli olmadığını, bu nedenle de süresinden önce fesihten söz edilemeyeceğini, kira kaybından kendisinin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, birleşen dosya ile de; taşınmazın mesken olarak gözüktüğü ve işyeri ruhsatına uygun olmadığının bildirildiğini, bunun üzerine işyeri ruhsatının alınmasının imkansız olması nedeniyle kiraya vereni arayarak mecuru kiralamasının mümkün olmadığını, depozito ve kira bedeli olarak ödenen toplam 5.000 TL'nin iadesinin istendiğini, anahtarın ...... Noterliğinin 21/12/2011 tarihli emanet teslim tutanağı ile notere teslim edildiğini, 26/12/2011 tarihli ihtar ile durumun kiraya verene bildirildiğini belirterek 07/12/2011 tarihli sözleşmenin feshine ve sözleşmenin imkansız hale gelmesi nedeniyle kiraya verene kira ve depozito bedeli olarak ödenen 5.000 TL ve yapılan noter masrafları 201.-TL olmak üzere toplam 5.201 TL'nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep .etmiştir. Mahkemece asıl davada; kiracının kiralanan yerin işyeri olarak ruhsatının alınamaması gerekçesiyle kira sözleşmesini feshetme hakkı bulunmadığı belirtilerek yapılan feshin geçersiz olduğuna ve kiralananın tahliyesine kadar geçen 20 günlük süre ile yeniden kiraya verilebileceği 1 aylık süre için ödenmesi gereken toplam bedelin 4.166,00-TL olduğuna, bu bedelin kiracı tarafından ödenmesi gerektiğine, kiracı tarafından ödenen 5.000,00-TL den bu miktarın mahsubuna, birleşen davada ise; kiracı tarafından verilen 5.000,00-TL den, sorumlu tutulduğu 4.166,00-TL nin mahsubuyla bakiye 834,00-TL nin kiraya verenden tahsiline karar verilmiştir.Taraflar arasında 07.12.2011 tarihli bir yıl süreli aylık 2.500-TL bedelli sözlü kira sözleşmesi olduğu ve kiralananın cafe olarak kullanılacağı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmeye göre kiracı tarafından kiraya verene 2.500-TL depozito ve 2.500 TL kira parası verildiği ve sonrasında kiracı tarafından taşınmazın mesken olarak gözüktüğünden bahisle ruhsat alınamadığından sözleşmenin haklı olarak feshedildiği, taşınmaza ait anahtarların 21.12.2011 tarihinde notere tevdii mahalli olarak teslim edilerek 27.12.2011 tarihinde de kiracıya anahtar teslimine ilişkin ihtarnamenin tebliğ edildiği açıktır. Dairemizin 15.04.2014 tarihli, 2013/12781 esas, 2014/5020 karar sayılı önceki bozma ilamında; Mahkemece, davacının dava konusu taşınmazı cafe açmak düşüncesi ile kiralamış olduğu, fakat bu yere ruhsat verilemeyeceğinin bildirilmesi ve gerçekten de Beyoğlu'nda bulanan bu tür taşınmazların hiç birine ruhsat verilmemesi göz önünde bulundurulduğunda davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, davacı kiracının taşınmazı teslim aldığı 07/12/2011 tarihi ile kiralananı teslim ettiği 21/12/2011 tarihine kadar kira parasından sorumlu olduğu bunun da 1.166,66 TL olması nedeni ile kira ve depozito olarak peşin verilen 5.000 TL'den mahsubu ile kalan 3.833,34 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, tahliye tarihi anahtarın notere tevdi tarihi değil, anahtarın notere bırakıldığının kiralayana bildirildiğine ilişkin ihtarın tebliğ tarihidir denilerek, mahkemenin gerekçesine katılınmış ve kiracının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu belirtilmiştir. Bozma gerekçemiz tahliye tarihinin tespiti ile kiracının sorumlu olacağı kira parasının değerlendirilmesine ilişkin olup Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen, yanılgıya düşülerek feshin haksız olduğunun kabulü doğru değildir. Bu nedenle mahkemece kiraya veren tarafından açılan birleşen davanın reddine, buna bağlı olarak kiracı tarafından açılan asıl davada da önceki bozma ilamına uyulmuş olmasına göre 27.12.2012 tarihine kadar kiracının sorumlu olacağı kira bedeli tespit edilerek bu miktarın peşin olarak ödenen kira parası ve depozito bedeli toplamı olan 5.000 TL'den mahsup yoluna gidilmesi kalan miktarın davalı kiraya verenden tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kiracının makul süre kirasından da sorumlu tutulması doğru değildir.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün her iki dava yönünden BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.