Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5619 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14358 - Esas Yıl 2011





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve müdahiller tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı Z... Ö... vekili Av. U... G... ve davalı T... Gayrimenkul Yapı ve Yatırım A.Ş. Vekili Av. Y... K... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla da kullanılabilir hale gelir.Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. Türk Medeni Kanunu’nun 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.Olayımıza gelince; dava konusu edilen payın ilişkin bulunduğu 21 No’lu parselin paydaşlarından F... Yapı Endüstri ve Dış Ticaret Ltd Şti’nin taşınmazdaki 5/448 payını 30.03.2010 tarihinde 65.000.-TL bedelle davalı şirkete satması üzerine davacı 08.04.2010 tarihinde açtığı işbu dava ile önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı ise tapuda yapılan temlikin gerçek bir satış olmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin ve müteahhit firmalar arasındaki adi ortaklığın bir gereği olarak devredildiğini savunmuştur. Dosyada bulunan belgelere göre başlangıçta 06.08.1998 tarihinde aralarında davacının da yer aldığı bir kısım paydaş müteahhit S... G...ile taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlemiş, diğer bir kısım paydaş da aynı konuda G... Yapı Grup Ltd.Şti. ile sözleşme yaptığından 02.03.2006 tarihinde müteahhit S... G... sözleşmeden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini G... Yapı Grup Ltd Şti’ye devretmiştir. Taşınmazdaki inşaat faaliyeti konusunda üzerindeki yapıların yıkılması, cins tashihi yapılması gibi birtakım işlemler yapılmasından sonra müteahhit firmanın edimlerini yerine getirememesi üzerine arsa sahipleri 14.07.2009 tarihinde inşaat sözleşmesini feshetmişlerdir. Hemen peşi sıra da 15.07.2009 tarihinde F... Yapı Endüstri Ltd Şti ile satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlemişlerdir. Ne var ki bu sözleşmeye aralarında davacının da yer aldığı sekiz paydaş katılmamıştır. İnşaatı üstlenen firma da D... Finans ve davalı T... Gayrimenkul Ortaklığı ile adi şirket durumundadır. Aralarındaki 08.03.2010 tarihli protokol gereği müteahhide devredilen payların 1/3’ü diğer ortak şirketlere devredilecektir. Bu bağlamda taşınmazın paydaşlarından F... Yapı Endüstri ve Dış Ticaret Ltd Şti de 30.03.2010 tarihinde dava konusu payı 65.000.- TL bedelle davalı şirkete satmıştır. Bu temlik tapuda pay satışı şeklinde gerçekleştirilmiştir. Taşınmaza ilişkin olarak öncesinde yaşanan gelişmeler ve son olarak davacının katılmadığı satış vaadi ve kat karşılığı sözleşmesi, davalının savunmaları doğrultusunda olsa da, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhit firmalar arasındaki adi ortaklık sözleşmesi dışında olan davacının paydaş sıfatı ile tapuda pay satışı suretiyle yapılan temlike karşı yasal önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olup bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 900.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.