Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5511 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2755 - Esas Yıl 2012





Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağının tahsili ve tahliye istemi ile yapılan takibe vaki itirazın kısmen iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece itirazın iptaline, inkar tazminatına ve tahliyeye karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalının tahliyeye ilişkin temyiz itirazları incelendiğinde; istem BK'nın 260. maddesi gereğince temerrüt nedeni ile tahliyeye ilişkin olup, temerrüt ihtarı yerine geçen ödeme emri davalı kiracıya 06.04.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, itirazın iptali ve tahliye istemli dava ise kanunda öngörülen 30 günlük ödeme süresi beklenilmeden 19.04.2010 tarihinde açılmıştır. Bu durumda süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalının tahliyesine karar verilmesi doğru değildir. 3- Davalı vekilinin alacağın tahsiline yönelik hükme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı alacaklı tarafından 01.01.2006 tarihli aylık 400 TL kira bedelli sözlü kira sözleşmesine istinaden 2008 yılı Kasım ayından 2010 yılı Mart ayına kadar ödenmeyen kira bedellerinin tahsili istemi ile Beyşehir İcra Müdürlüğü'nün 2010/773 E. sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibinde, örnek 13 no'lu ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı borçlu, taraflar arasındaki kira bedelinin 300 TL olduğunu ve kira borcunun olmadığını belirterek borca itiraz etmiştir. Davacı alacaklı itirazın iptali davasında, davalı borçlunun, aylık kira bedeline ve borca itiraz ettiğini, bu nedenle kiracılık ilişkisinin kesinleştiğini, davalı borçlunun, kabul ettiği aylık 300 TL üzerinden de kira parasını ödemediğini belirterek, davalının kabul ettiği aylık 300 TL kira bedeli üzerinden olmak üzere 5100 TL alacak üzerinden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalının yokluğunda yapılan yargılama neticesinde; mahkemece dava "kısmen itirazın iptali istemine ilişkin olmasına rağmen", hüküm fıkrasında "itirazın iptaline karar verilen kısım belirtilmeksizin" itirazın iptaline ve takip alacağının %40'ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir. HMK'nın 297/2. (HMUK 388) maddesi gereğince "hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." Davacının talebi itiraza uğrayan takibe yönelik olarak, kısmen itirazın iptaline ilişkin olduğundan, kararda açıkça takip konusu alacağın hangi kısmı üzerinden itirazın iptaline karar verildiği ve hangi miktar üzerinden inkar tazminatına hükmedildiğinin gösterilmemesi usule aykırıdır. Ayrıca davalı, temyiz dilekçesinde, dava tarihinden sonra 25.10.2010 tarihinde 3000 TL, 01.10.2010 tarihinde ise 2000 TL davacı vekiline ödeme yapıldığını belirtilerek ödemeye ilişkin makbuz fotokopilerini temyiz dilekçesine eklemiştir. Mahkemece söz konusu ödemeler yargılama sırasında ileri sürülmediğinden değerlendirilmemiştir. Yargıtay HGK'nın 2011/13-29 Esas, 2011/56 Karar 09.02.2011 tarihli kararında da açıklandığı üzere, itiraz edilen borcun dava açıldığı aşamada ödenmeyip dava aşamasında ödenmesi davanın esasını da etkileyecektir. Ayrıca takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğü'nce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; harici ödemelerin İcra Müdürlüğü'nce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bu itibarla, icra takibinden sonra borçlu tarafından ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, borçla ilgisinin saptanması halinde söz konusu ödemeler düşülerek, bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekir. Ödemeye ilişkin belgenin yargılama sırasında ileri sürülmeyerek temyiz aşamasında ileri sürülmesi de, borcu söndüren bir belge olduğundan, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. Mahkemece, davalı borçlu vekilinin temyiz aşamasında ibraz ettiği belgelerin de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerek-tiğinden hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir. S o n u ç: Yukarıda 2. ve 3. bentte yazılı nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.