Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5456 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2085 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde, .... Devlet Hastanesi ... Blok kantin işletmesinin ihale sonucunda davalıya kiralandığını, davalının, kiralanan alanın sınırlarını aşar bir halde kullanımının tespiti ve kira bedellerini süresinde ödememesi nedeniyle kira sözleşmesinin 05/10/2011 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini ve 24/10/2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının feshin geçersizliliğinin ve kiracılık sıfatının tespiti talebi ile Kırklareli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/211 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanması, usul ve yasaya uygun olması olgusunun kesinleştiğini, öncelikle kira sözleşmesi haklı nedenle feshedildiğinden kiracının cari yıl kira bedelini tazminat olarak ödemesi gerektiğini, bununla birlikte davalının taşınmazı, fesih yazısını tebliğ aldığı, 24/10/2011 tarihinden 30/06/2012 tarihine kadar kiralananı tahliye etmediğini, cari yıl kira bedelinin yanında tahliyenin gerçekleşmediği 250 gün için cari yıl kira bedelinin % 1i oranında meblağın ödenmesi gerektiğini belirterek 141.583 TL cari dönem yıllık kira bedelinin sözleşmenin fesih tarihi olan 24/10/2011 tarihinden, geç tahliye nedeniyle 353.957,50 TL'nin dava tarihinden itibaren uygulanacak ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, feshin haksız olduğunu, cezai şart hükmünün yasal olmadığını, talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 141.583,00 TL asıl alacak ile 35.395,75 TL cezai şart olmak üzere toplam 176.968,75 TL'nin dava tarihi itibariyle işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 30/09/2010 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi 11/2. maddesinde "Kiracının fesih talebinde bulunması, kira dönemi sona ermeden faaliyetini durdurması, kiralananı amacı dışında kullanması, taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi ve işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde kira sözleşmesi, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedilerek kesin teminatı gelir kaydedilir ve cari yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilir.", 14. maddesinde ise "Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse geçen her gün için cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza itirazsız olarak ödenir." düzenlemesi yer almaktadır. Davacı kiraya verenin 05/10/2011 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini feshettiği, ihtarnamenin davalı kiracıya 24/10/2011 tarihinde tebliğ edildiği, kiralananın 30/06/2012 tarihinde tahliye edildiği anlaşılmaktadır. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının reddedilen cezai şart alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davaya dayanak sözleşmenin 14. maddesinde, taşınmazın tahliyesine kadar geçen süre için cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında cezanın kiracı tarafından ödeneceği kararlaştırılmıştır. Mahkemece, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 74/3 madde fıkrasındaki düzenleme uyarınca cari yıl kira bedelinin %25 oranında cezai şart ödenmesi gerektiği belirtilerek 35.395,75 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de tarafların karşılıklı iradelerin uyuşması sonucu kurulan sözleşme hükmü tarafları bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle kira sözleşmenin 14. maddesine göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru değildir. 3- Davalının hükmedilen cezai şart alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı, kira sözleşmesinin 11/2. maddesine göre cari yıl kira bedelinin tahsilini talep etmiş olup söz konusu hüküm T.B.K'nun 179 vd. maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir. T.B.K. 182/son maddesi Hakime fahiş gördüğü cezai şartı indirme yükümlülüğünü vermiştir. Bunun sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, Hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, Hakime akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, Hakime istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için Hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır. Dava konusu olayda ise cezai şartın fahiş olup olmadığı, dolayısıyla indirilmesi gerekip gerekmediği mahkemece tartışılmamıştır. T.B.K. 182/son maddesi gereğince cezai şartın aşırı olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken anılan hususun gözardı edilerek hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Keza, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, 27/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.