Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4930 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 556 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. ... ve davacı vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin ... köyü 129 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 2007 yılından beri kum ocağı işletmeciliği yaptığını, bulunduğu bu taşınmazın kullanımı konusunda 24.08.2009 tarihli taahhütname ile taşınmaz sahibi dava dışı ... tarafından ruhsat süresi boyunca davacının taşınmazı kullanabileceğinin taahhüt edildiğini, ancak taşınmazın ...'nin ticari tecrübesizliğinden faydalanılarak davalı şirket tarafından 12.04.2012 tarihinde satın alındığını, davalı şirketin müvekkil şirkete ait olan 100 dönümü (Dekarı) aşkın çakıl ve kumu arazi üzerine hiçbir izin almaksızın serdiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/64 D.İş dosyası ile yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalı şirket tarafından 658.798,80 TL lik zarara uğradığının tespit edildiğini, belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000 TL'sının tahsilini talep etmiş, 06.07.2015 tarihli dilekçesi ile de talebini 639.257 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, taşınmaz üzerinde bulunan molozların maddi değerinin olmadığını, taşınmazın mütemmim cüzü olduğunu, arza ait olduğunu, bu şekilde taşınmazın alındığını, davacı şirketin satış yapmadan önce taşınmazdaki malzeme ekipman ve her türlü ham maddeyi taşınmazdan çıkardığını, tespit bilirkişi raporunun tek yanlı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulü ile 639.257 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.6098 sayılı TBK'nın 49. maddesine göre "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür." 50. maddesine göre de "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa Hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler." Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Davacı şirketin 22.02.2011 tarihine kadar 129 nolu parselde maden işletme ruhsatı gereğince kum ocağı işlettiği, 129 parsel nolu tarla niteliğindeki taşınmazın davacı anonim şirket ortağı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olan dava dışı ... tarafından davalı şirkete satıldığı, davalının tarım yapmak için taşınmazda bulunan çukurları doldurduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirkete ait kum ve çakılın davalı şirkete ait fabrikaya taşındığı, köy yollarına döşendiği ve dava konusu 129 nolu parselin ıslahında kullanıldığı gerekçesi ile ... Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru sonucu, yapılan soruşturma sonucu 28.04.2014 tarih ve 2014/338 nolu karar ile davalı şirket temsilcisinin suçu işlediğine dair müştekinin iddiasından başka delil olmadığı gerekçesi ile koğuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Davacı vekili, davacı şirkete ait maddi değeri olan molozlar ile kum ve çakılın davalı şirket tarafından satın alınan 129 nolu parsele serilerek kullanıldığını ileri sürerek maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de; 129 nolu parselde kullanılan malzemenin davacı şirkete ait olduğunu ve miktarını kanıtlaması gerekir. Taraflara iddia ve savunmalarını ispatlamaları için delillerini sunma fırsatı verilmelidir. Davacı ve davalı tanıklarının dinlenmesini istemişlerdir. Mahkemece davacı ve davalı vekili tarafından isimleri bildirilen tanıklar dinlenmeden sonuca gidilmiştir. Bu durumda, tüm deliller toplanarak varılacak sonuç dairesinde davanın çözümlenmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalı olmuştur.Ayrıca davacı şirkete ait moloz kum ve çakılın davalı şirket tarafından kullanılması nedeniyle tazminatın belirlenmesi talebi sonucu, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/64 D.İş sayılı dosyasında 02.08.2013 tarihinde yapılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda hasar bedelinin, hangi tarihte çekildiği ve nereden temin edildiği belirtilmeyen hava fotoğrafı ve 129 nolu parselin görünümü dikkate alınarak 129 nolu parsele doldurulan malzeme bedelinin 658.798,80 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı tespit dosyasına itirazda bulunmuş ve yargılama sırasında tespit raporunu kabul etmediğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda ise sadece tespit raporuna dayanılmış ve davalının itirazların karşılanmadığı gibi hiçbir değerlendirme ve hesaplama yapılmamıştır. İtiraza uğrayan ve mahkemece yeni bir bilirkişi raporu ile karşılanmamış tespit bilirkişi raporu ile karar verilemez. Mahkemece yapılacak iş bir maden mühendisi ve bir jeoloji mühendisinin de içinde bulunduğu uzman bilirkişi heyeti ile inceleme yaptırılarak rapor alınması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.