Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4868 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11678 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : TahliyeMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, TBK 347. maddesine dayalı on yıllık uzama süresinin dolması nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, kira ilişkisinin ispatlanamadığı,davacı tarafından davalıya gönderilen fesih ihbarnamesinin tebliğ tarihinin belli olmadığı, bu nedenle gerekli ihtarın usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve 31.07.2014 keşide tarihli ihtarnamede konut ve çatılı işyeri kiraları hükümlerine tabi konut olarak 10.01.1994 tarihinde kiraya verilen taşınmazın kiracı tarafından 20 yıldır kullanıldığını, tahliye şartlarının oluştuğunu belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili duruşmada,taraflar arasında belirsiz süreli kira sözleşmesi olduğunu, davacının sözleşmenin sona erme tarihinden altı ay öncesinde tarafına fesih ihtarnamesi göndermediğini savunarak davanın reddini istemiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347.maddesi hükmün göre, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminde en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşemeye son verebilir.Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK.nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.Olayımıza gelince; Davacı 10.01.1994 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak TBK.347.md.si gereğince sözleşmenin sona ermesi nedeniyle tahliye isteminde bulunmuştur.Yargılamaya gelen davalı vekili kira sözleşmesinin varlığına, kira sözleşmesinin başlangıç tarihine karşı çıkmamış,kira sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunu ileri sürmüştür. O halde uyuşmazlığın TBK md.347/2'de düzenlenen belirsiz süreli kira sözleşmesinin sona ermesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Yukarıda açıklanan ilke kararı gereğince ihtarnamenin tebliğ tarihi de dosyaya getirtilerek TBK'nun 347/2.md.sine göre fesih bildiriminin süresinde yapılıp yapılmadığı denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.