MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davanın nitelik ve mahiyeti itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava yeniden imar ve inşaat nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacıya ait ... parsel sayılı taşınmazda davalının 01/01/1988 tarihinden itibaren kiracı olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazına yeniden bina yapacağından davalının bu taşınmazda üzerine bina inşa edileceğinden kiracı olarak faaliyet göstermesinin mümkün olmadığını, davacının belediyeden inşaat ruhsatı aldıktan ihtarname tebliğ ettiğini, ancak ihtarnamede belirtilen 31/12/2014 tarihinde taşınmazı tahliye etmediğini, bu nedenlerle taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshine, yeniden inşaat nedeniyle davalının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili taşınmazda ... nin kiracı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.Türk Borçlar Kanununun 350/2. maddesi hükmüne göre kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi için açılacak davaların belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliler toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir.Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.03.1995 başlangıç tarihli ve altı yıl süreli kira sözleşmesi ile 01.03.2001 başlangıç tarihli ve bir yıllık kira sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin konusu boş arsa, işyeri olarak yazılmıştır. Davacı 19.11.2014 düzenleme tarihli ve 21.11.2014 tebliğ tarihli ihtarname ile davalının tahliyesini istemiş, dava 21.01.2015 tarihinde açılmıştır. Genel Hükümlere tabi kira sözleşmesinde; sözleşme süresinin sona ermesi halinde sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Taşınmaz ve taşınır yapı kiralarıyla ilgili belirsiz süreli kira sözleşmelerinde feshi ihbar süresi Türk Borçlar Kanunun 329.maddesi hükmüne göre belirlenir. Kiralananın Konut ve Çatılı İşyerleri Kirasına tabi olması halinde ise; TBK 347. Maddesi uyarınca belirli süreli sözleşmelerde kiracı tarafından sözleşme süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça sözleşme aynı koşularla bir yıl için uzatılmış sayılır. TBK.nun 350/son maddesi uyarınca davanın belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. Kira sözleşmesinden davaya konu taşınmazın çatılı mı çatısız mı olduğu anlaşılamadığı gibi bilirkişi raporundan da anlaşılamamıştır. Bu nedenle mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak taşınmazın çatılı işyeri niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli ve her iki durumda da davanın süresinde açılıp açılmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.