Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4740 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5344 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Menfi tespitMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, davacı kiracı tarafından davalı kiraya veren aleyhine açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine, %20 tutarında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin kötüniyet tazminatına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince: Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin davaya konu taşınmazı 3 yıllığına kiraladığını, 3. yıl dolmadan önce sözleşmeyi sözlü olarak feshettiklerini, davaya konu taşınmazı 26.04.2012 tarihinde tahliye ettiklerini, davalı kiraya verenin kötü niyetli olarak kira alacağına dair takip başlattığını belirterek icra takibine borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir. Davalı vekili, davacının yazılı olarak sözleşmeyi feshetmediğini, taşınmazı tahliye etmediğini belirterek davanın reddini ve davacının İİK 72/3 uyarınca tazminata mahkum edilmesini savunmuştur. Mahkemece davacının davaya konu taşınmazı tahliye ettiğini ispat edemediği, 01.05.2013 te başlayan dönemde sözleşmeye göre ödenmesi gereken 1 yıllık kira bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davacının takibe konu alacağın %20 si tutarında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir. İcra ve İflas Kanun'unun 72/3. maddesinde, “....icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve göstereceği teminat karşılığında mahkemeden icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir...”Aynı Yasanın 72/4. maddesinde “...dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar, alacaklı ihtiyati tedbir kararı nedeniyle alacağını geç almasından doğan zararını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %20 dan aşağı tayin edilemez...” düzenlemesi bulunmaktadır.Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.05.2010 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiraya veren tarafından bu kira sözleşmesine dayanılarak 01.05.2013 tarihinde başlayan dönem için 1 yıllık peşin kira bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, icra takibine itiraz edilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece 21.01.2014 tarihli celsede %20 teminat ile icra veznesine yatan paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine dair ara karar ile tedbir kararı verilmiş ise de bu ara kararın infaz edildiğine dair dosyada veya icra dosyasında belge bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin kötüniyet tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün kötüniyet tazminatına hasren BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.