MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Sözleşmenin iptaliMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı sözleşmenin iptali davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacıya ait taşınmazın 30/08/2011 tarihli sözleşme ile davalılara kiralandığını, davacının akıl zayıflığı ve akıl hastalığı ile malul durumda olduğunun davalılar tarafından bilindiğini, davalıların kötüniyetli olarak müvekkilini kandırıp 10 yıllık kira sözleşmesi imzalattırdıklarını ve 01/07/2013 tarihinde sözleşmeyi noterde onaylatıklarını, aylık kira bedeli 1.500 TL civarında olan taşınmazın aylık 500 TL'ye kiraya verildiğini, kira sözleşmesi düzenledikten sonra 05/09/2013 tarihli karar ile davacının vesayet altına alındığını, davacının temyiz kudretine sahip olmaması nedeniyle sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını belirterek 01/07/2013 tarihli ....Noterliğinin 10059 yevmiye numarası ile onaylanan kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.Taraflar arasında, 01/07/2013 düzenleme, 30/08/2013 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. 22/04/2014 tarihli sağlık kurulu raporunda, davacıda şizoaffektif bozukluk saptandığı, 01.07.2013 tarihinde kudretine haiz olmadığı ve akli melekelerinin yerinde olmadığı bildirilmiştir. Mahkemece, sözleşmenin imzalandığı tarihte davacının temyiz kudretinden yoksun bulunması sebebi ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin hükümsüz olduğu gerekçesiyle kira sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. Bunun istisnası Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesidir. 09.03.1955 tarih, 1954/22 Esas, 1955/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; Medeni Yasa’nın 15. maddesini, mutlak surette, yani mümeyyiz olmayanın yaptığı herhangi bir hareketin hukuken hiçbir sonuç doğurmayacağı biçiminde yorumlamak doğru olmaz. Mümeyyiz olmayan kimse temyiz gücüne sahip olsaydı aynı suretle hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı biçimde işlemde bulunacak idi ise, temyiz gücünden yoksun olduğunu ileri sürerek işlemin geçersizliğini dermeyan edememelidir. Aksi takdirde temyiz kudretinden yoksunluk, hukuki işlemlerde gerekli güveni bozma sonucunu doğuracak bir karışıklık ve kararsızlık yaratıcısı niteliğini alır ki, bunu doğrulamak olanağı yoktur. Zira her türlü sübjektif hakkın kullanılmasını objektif iyiniyet prensiplerinin, yani toplumda hakim olandürüstlük kurallarının denetlemesi altına koyan Medeni Kanun’un 2. maddesi buna engeldir. Nitekim, mümeyyiz olmayan kimsenin tasarrufunun hukuken hüküm ifade etmeyeceği kuralını koyan 15. maddede saklı tutulan ayrıcalıklar arasında 2. maddede ifade edilen objektif iyiniyet esasına aykırılık hali mevcuttur. Başka deyimle, mümeyyiz olmayan tarafından hukuki işlemin hükümsüzlüğü iddiası objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu takdirde dinlenmez. Zira bir hakkın kötüye kullanılması durumuna girer ve yasal korumadan yoksun olur. Somut olayda, kira sözleşmesini imzalayan davacının, sözleşme tarihinde temyiz kudretinin olmadığı sağlık kurulu raporu ile saptanmıştır. Ancak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuki esaslar gereğince, sözleşme tarihinde mümeyyiz olmayan davacının temyiz gücüne sahip olsaydı aynı suretle hareket edip etmeyeceği, yani normal zekalı bir insanın dahi aynı biçimde hukuki işlemde bulunup bulunmayacağı, işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesinin TMK’nın 2. maddesine aykırı olup olmadığı hususları mahkemece araştırılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece yukarıda açıklanan yönde araştırma ve inceleme yapılması, yapılan hukuki işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesinin objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.