Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4450 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1754 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İstanbul 5. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2012/542-2013/86Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av.M. T.ve davalı vekili Av.P. G. Ç. geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, güvence parasının tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir: Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde, 01.12.2009 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, kiracı iken taşınmazın davalıya satıldığını, yeni malikin satın aldığını ve ihtiyacı bulunduğunu ihtarla bildirdiğini ve İstanbul 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/499 Esas sayılı dosyası ile ihtiyaç nedeniyle açtığı davayı kazandığını ve kesinleşen tahliye kararı nedeniyle tahliye edilip, taşınmazı 08.02.2012 tarihli tutanakla teslim ettiği halde davalının teslim tutanağındaki edimlerini yerine getirmediğini ve güvence parasını iade etmediğini, hakkında başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına ve üst sınırdan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise, kira sözleşmesinin müvekkili ile yapılmadığını, güvence parası müvekkiline ödenmeyip, önceki malike ödendiğini, bu nedenle husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, güvence parasının müvekkile verildiği varsayılsa bile 08.06.2012 tarihli tutanağın 5.maddesinde mecurun hasarsız ve borçsuz olarak teslimi halinde iade edileceğinin belirtildiğini, davacı hakkında İstanbul 1. İcra Mahkemesinin 2012/10688 esasında kira bedelinin tahsili için takip yaptığını, bu dosya da asıl alacak vekalet ücreti ve yargılama masrafları yönünden borçlu duruma düştüğünü belirterek, davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini savunmuştur.Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan önceki malikle davacı arasında imzalanan 26.11.2009 tanzim tarihli, 01.12.2009 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 8. maddesinde “kiracı iş bu kira sözleşmesinden doğan borçlarının garantisini teşkil etmek üzere bir aylık kira bedeli tutarı 11.500 $ güvence parası ödeyecektir. Kiracının mecuru hasarsız bir şekilde tahliye ve teslim etmesi halinde alınan tutar tamamen, hasar oluşması halinde ilk sözleşmede yazılı şekilde söz konusu hasarın güvence depozitosundan mahsup edilmesine, takiben kalan kısım mecurun teslim tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde kiracıya iade edilecektir” hükmüne yer verilmiştir. Taşınmazın davalı tarafından 12.11.2010 tarihinde iktisap edildiği ve taşınmazın davacı kiracı tarafından tahliye edilip, 8.6.2012 tarihli tutanakla yeni malike teslim edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık güvence parasının önceki malikten mi yoksa yeni malikten mi isteneceği hususundadır. Her ne kadar davalı güvence parasının önceki malike ödendiğini kendisine verilmediğini belirtmiş ise de, imzasını taşıyan 8.6.2012 tarihli teslim tutanağının 5. maddesinde ”Mecurun hasarsız ve borçsuz olarak teslim ve tahliye edilmiş olarak ve tahliye edilmiş olduğunun tespit edilmesi halinde, depozito bedeli iş bu tutanağın imzalanmasına müteakip 15 gün içerisinde kiracı vekiline iade edilecektir. Şayet mecurda bir hasar veya borç tespit edilir ise depozito mahsup edilerek kalanı iade edilecektir” ibaresine yer verildiğinden, bu madde gereğince güvence parasının yeni malikin uhdesinde olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle yeni malike karşı takip yapılıp dava açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Öte yandan güvence parasının iadesi tahliyeden sonra mecurun hasarsız olması ve kiracının bir borcu bulunmaması şartına bağlanmıştır. Davalı savunmalarında taşınmazın hasarlı bırakıldığını, davacının kira borcu olduğunu, kira borcu nedeniyle takip yaptığını ve takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açtığını belirtmiştir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş davalı tarafından davacı hakkında açılan İstanbul 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/161-727 sayılı itirazın iptali davasının kesinleşmesinin beklenilmesi, davalı tarafından davacı hakkında kira sözleşmesinden kaynaklanan açılmış dava olup olmadığının araştırılması, açılmış davalar varsa sonucunun beklenilmesi, açılan davalar sonucu davacı kiracının bir borcu varsa güvence parasından mahsup edilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1100.- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.