MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İtirazın iptaliMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalılar ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde temyiz eden davacı vekili Av. ... ... ve temyiz eden davalı vekili Av. ... ...geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Asıl dava kira alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, ilk birleşen dava depozito bedelinin iadesine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, sonraki birleşen dava, 20.03.2013 tarihinde açılan, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/152 esas sayılı dosyasında cezai şart alacağı talebi istemine ilişkindir. Mahkemece kiracının açtığı ilk birleşen ve kiralayan tarafından açılan sonradan birleşen davaların reddine, kiralayan tarafından açılan asıl davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmü taraf vekilleri karşılıklı olarak temyiz etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı kiracının 2010/Eylül ve Ekim aylarına ilişkin kira paralarını eksik ödediğini, sözleşmenin 7. maddesindeki muacceliyet koşulu uyarınca ödenmeyen aydan kira süresi sonuna kadar tüm ayların kira bedellerinin muaccel hale geldiğini, belirtilen bu alacağın tahsili amacıyla kiracı ve kefiller hakkında icra takibi yaptıklarını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve icra tazminatına karar verilmesini istemiştir. Birleşen cezai şart davasında ise kira sözleşmesi gereği taşınmazın erken tahliyesi durumunda 1 yıllık kira bedelinin cezai şart olarak düzenlendiğinden, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 1.000 TL'nin tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili ise, davacının 3.yılın sonunda kira parasının 8.500 USD’dan 13.000 USD’a çıkarılmasını aksi takdirde kiralananın tahliye edilmesini müvekkiline ihtar ettiğini müvekkilince fahiş kira artışının kabul edilmeyerek kiralananın 29.10.2010 tarihinde tahliye edildiğini, tahliye olgusunun davacının isteği doğrultusunda gerçekleştiğini, sözleşmenin bu şekilde karşılıklı feshedilmiş olmasına rağmen kira parası istenilmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl davada ödenmeyen 10.199,98 $ kira bedeli ve 8.000 $ depozito bedeli mahsup edilerek 43.000 $ makul süre bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptaline, aynı hüküm fıkrasında kiralayan davalı tarafından açılan depozito bedelinin iadesi talebine ilişkin davanın reddine ve bu iki dava yönünden tek vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş, sonradan birleşen cezai şart alacağına ilişkin davanın ise reddine karar verilmiştir. 1-HMK.nun 297/2.maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Öte yandan davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, asıl ve birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması, her bir dava yönünden kurulan hükümde de o dava ile ilgili yargılama gideri ve vekalet ücretinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Somut olayda asıl dava davalısı birleşen dosya davacısı tarafından talep edilen 8.000 $ depozito bedelinin iadesine ilişkin dava konusunda ayrı bir hüküm ve yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmediği görülmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere verilen karar HMK.nun 297/2. maddesine uygun olmadığından hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.2- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 166. maddesinde '' Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar düzenlemesi bulunmakta aynı yasanın 4. maddesinde ise '' Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler '' hükmü bulunmaktadır. Temyize konu asıl dava 27.12.2010 tarihinde, 2. birleşen ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/152 esasına kayıtlı dava 20.03.2013 tarihinde açılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere HMK'nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi belirlenmiş, yasanın 1. maddesinde ''Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir '' hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle göreve ilişkin kurallar yargılamanın her aşamasında istek üzerine veya resen dikkate alınır. Yine aynı yasanın 166. maddesinde birleştirme kararı verilebilmesi için açılan davaların aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış olması şart koşulmuştur. Bu durumda görev kurallarının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı, görevli mahkemenin de sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek sonradan birleşen...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/152 esas dosyanın tefrik edilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK'nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, keza Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.