Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4008 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 345 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/10/2014NUMARASI : 2014/674-2014/963İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular aleyhine kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, davalı borçluların itiraz etmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istemin reddedilmesi üzerine karar davacı alacaklı vekili ve davalı borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı alacaklı, taraflar arasında düzenlenmiş 03.03.2014 tarihli sözleşmeye dayalı olarak 14.05.2014 tarihinde yapmış olduğu icra takibi ile 2014 yılı Nisan ayı kira parasının tahsilini istemiştir. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden borçlu davalılar, kiraya veren alacaklının TBK 301. maddesi hükmüne uygun olarak kiralananı teslim borcunu yerine getirmediğini, kiralanan yerin kiracılardan H.. K..'a satışının vaat edildiğini, taraflar arasındaki satış vaadine ilişkin 21.02.2014 tarihli bağlanma parası sözleşmesinde belirtildiği gibi taşınmazın satış bedelinden ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu nedenle bir kira bedelinden söz edilmesinin mümkün olmadığını belirterek itiraz etmiştir. Davalı borçlular itirazında, icra takibinde dayanılan sözleşme altındaki imzalarını açık ve kesin olarak reddetmemişler ve kira bedeline karşı çıkmamışlardır. Davalı borçluların bu şekildeki itirazı borca itiraz niteliğindedir. İİK.nun 269/2 maddesi hükmüne göre borçlu itirazında sözleşmeyi ve sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır. Davalı borçlular takibe itirazlarında açıkça ve ayrıca sözleşmedeki imzalarına ve alacağın miktarına karşı çıkmadığına göre kira ilişkisi ve takip konusu miktar kesinleşmiştir. Uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Alacaklı davacının, itiraz üzerine icra takibinde dayandığı sözleşmeye istinaden itirazın kaldırılmasını istemesinde bir usulsüzlük yoktur. Bu itibarla mahkemece, işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK'nın 428 ve İİK'nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.