Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3927 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3370 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/12/2014NUMARASI : 2014/809-2014/1223İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı ve davalılardan H... Tekstil İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı kiracı şirket yönünden davanın kısmen kabulü ile 71.700 USD yönünden bu davalının itirazının kaldırılmasına, bu miktar üzerinden tazminata, davalı kefil Hikmet yönünden kefalet TBK'nun 583. maddesindeki şekil şartına uymadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine karar, davacı vekili tarafından kefil yönünden verilen karara ilişkin ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalı şirket vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacı vekilinin, davalı kefil yönünden temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili 01.07.2011 tarihli, dört yıl müddetli, birinci yıl aylık kira bedeli 8.000 USD, ikinci yıl 8.500 USD, üçüncü yıl 9.000 USD, dördüncü yıl ise 15.000 USD olarak belirlenmiş kira sözleşmesine dayanarak 25.11.2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2013 yılı üçüncü aydan bakiye 1.704 USD ile 2013 yılı dördüncü ayla on birinci ay arası 8.500 ve 9.000 USD'den (2013 Temmuz ayından sonra 9.000 USD'den) olmak üzere toplam 71.704 USD karşılığı, 144.829 ,25 TL kira parasının tahsilini istemiştir. Davalı kefil, kefil olarak kendisine karşı takip yapılmasını kabul etmediğini belirterek itiraz etmiştir. İcra dosyasında davalı kefile çıkartılan ödeme emri tebliğ edilememiş, bundan ayrı davalı kefile ayrı bir tebligat çıkartılıp çıkartılmadığı, davalı kefile ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davalı kefil 28.03.2014 tarihinde davalı şirketle birlikte itiraz etmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini, İİK 62. madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde borçluya ödeme emri tebliğ edilmediyse yukarıda anılan maddedeki süre işlemeyeceğinden borçlunun haricen takibi öğrenip icra dairesine itiraz etmesi, yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş ödeme emrinin davalı kefile tebliğ edilip edilmediğini araştırmak, tebliğ edildiyse davalı kefilin müteselsil kefil olduğu, sözleşmeye göre aylık kira parasının muayyen olduğu, takibe konu dönemin kefilin sorumluluk süresi içinde kaldığı, kefilin sorumlu olduğu süreyi ve miktarı bildiği anlaşıldığından işin esasının incelenmesi gerekir. Mahkemece kefil hakkında açılan dava TBK'nun 583. maddesindeki şekil şartına uyulmadığından kefalet sözleşmesinin geçersizliğinden bahisle reddedilmiş ise de; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkında Kanunu'nun 1. maddesinde '' Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir '' düzenlemesi bulunmaktadır. Düzenlemeye göre kira sözleşmesi 818 Sayılı Borçlar Kanunu ve zamanında yapıldığı için kural olarak o döneme ilişkin kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Bunun istisnası ise maddede belirtildiği üzere temerrüt, sona erme ve tasfiye halleridir. Bundan ayrı yine aynı yasanın 7. maddesinde '' Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 inci, temerrüt faizine ilişkin 120 nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138 inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır düzenlemesi bulunmakta olup TBK'nun 583. maddesi, maddede belirtilen kurallar arasında değildir. Yukarıda belirtilen nedenlerle Mahkeme hükmünün dayandığı TBK'nun 583. maddesinin eldeki davada uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda davalı kefile ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediği araştırılıp, ödeme emri tebliğ edildiyse kefil hakkında açılan davada işin esasının incelenmesi gerekirken gerekçede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile bu davalı yönünden kararın ONANMASINA., (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA Ve onanan kısım için aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıdan alınmasına, istek halinde peşin alanın temyiz giderinin davacıya iadesine 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.