Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3880 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11189 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Taşova Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2011/172-2013/29Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili ve kira akdinin feshedilmesi sonucu sözleşmeden kaynaklanan cezai şartın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalı vekilinin cezai şarta yönelik temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili, dava dilekçesinde, mülkiyeti Hazineye ait 4454 ve 4455 parsel sayılı taşınmazların 07.11.2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmeleri ile davalıya kiralandığını, davalının ikinci yıl kira bedelini ödememesi sebebiyle sözleşmenin Valiliğin 26.08.2010 tarihli olurları ile 24.08.2010 tarihi itibariyle fesih edileceğini belirterek vadesinde ödenmeyen ikinci yıl kira bedeli 4137,96.- TL'nin 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesi gereğince hesaplanacak gecikme zamm?? ile, sözleşmenin feshi halinde11. madde gereğince cari yıl kira bedelinin tazminat olarak ödenmesi gerekeceğinden davalının tazminattan sorumlu olacağını belirterek 4136,94.- TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalı, kiralananın 2008 yılının onuncu ayında ihale edilmesine rağmen teslimatın 2009 yılı Mart ayında yapıldığı için ilk yıl mahsül alamadığını iki yıllık kira bedelinden sorumlu tutulamayacağını ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne, ikinci yıl kira bedeli 4131,46.- TL ile vade tarihlerinden itibaren 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesine göre işlemiş 417,17.- TL faizin ve sözleşmenin 11. maddesine göre hesaplanan 4131,46.- TL tazminatın fesih tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 768,11.- TL yasal faizin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Taraflar arasında, 2886 sayılı yasa hükümlerine göre düzenlenen 07.11.2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira akdine ilişkin bir ihtilaf yoktur. Ayrıca, davaya konu kira bedellerinin yasal süresi içerisinde ödenmediği de, yargılama sonucu belirlenmiştir. Taraflar arasındaki ihtilaf, kira parasının yasal sürede ödenmemesinin 330 sıra nolu Milli Emlak genel tebliğinin xv. bölümündeki hükümler ile Hazine taşınmazlarının idaresi hakkında yönetmeliğin 74. maddesine göre ve 2886 sayılı Yasanın 62. maddesi uyarınca cezai şartı gerektirip gerektirmediğinde toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin 11/2. maddesi “Kiracının Fesih talebinde bulunması, kira süresi sona ermeden faaliyetini durdurması, kiralananı amacı dışında kullanması, taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde, kira sözleşmesi 2886 sayılı Yasanın 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece hemen feshedilerek, kesin teminatı irat kaydedilir ve cari yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilir.” Şartnamenin 18. maddesi ise “Kiracının kira dönemi sona ermeden faaliyetini durdurması, işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi veya taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi hallerinde kira sözleşmesi 2886 Sayılı Yasanın 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın feshedilecek, kesin teminat hazineye irat kaydedilecek ve son bir yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilecektir.” şeklindedir. Gerek Sözleşmenin 11. maddesi, gerekse de şartnamenin 18. maddesi, 2886 sayılı yasanın 62. maddesi gereğince akdin idarece feshedilmesi durumunda cezai şart olarak cari yıl kira bedelinin tazminat olarak ödenmesi öngörülmüştür. 2886 Sayılı yasanın 62. maddesi ise “Sözleşme yapıldıktan sonra 63 üncü maddede yazılı hükümler dışında müteahhit veya müşterinin taahhüdünden vazgeçmesi veya taahhüdünü, şartname ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi üzerine, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” şeklinde olup, Devlet İhale Kanunu gereğince yapılan tüm ihalelerde uygulanacak genel hükümlere ilişkin bir maddedir. Sözleşme ve yasa hükümüne göre, davalının cezai şarttan sorumlu tutulabilmesi için akdin idarece feshedilmiş olması tek şart olmayıp, haklı bir feshin de varlığı şarttır. İdare tarafından haksız bir feshin varlığı halinde davalının feshi kabul ederek anahtarı teslim etmesi, cezai şarttan da sorumlu olmasını gerektirmez. Bu çerçevede; Dairemizin 25.06.2007 tarih ve 2007/7997 K. sayılı, 07.04.2010 tarih ve 4054 K. sayılı ilamlarında da tartışıldığı üzere, kira bedellerinin ödenmemesi halinde aktin feshi ve tahliye istenebilmesi için borçlar kanunun 260 maddesindeki şartların gerçekleşmesi ve davacının da buna dayalı olarak tahliye isteminde bulunması gerekir. 2886 Sayılı Kanunun 62. maddesi genel hükümlere ilişkin bir madde olup kira parasının sözleşmede yazılı sürede ödenmemesi bu madde gereğince davacı tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshini gerektirmez. İdarenin davaya konu olayda, 2886 Sayılı yasanın 62. maddesine göre kira akdini feshetmesi cezai şart niteliğindeki tazminat sorumluğunu doğurmaz. Bu itibarla, kira sözleşmesinin 11 ve şartnamenin 18. maddesinde sayılan koşulların bulunmadığı gözetilerek cezai şart ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.3-Davalının kira alacağı için hükmedilen faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 346.maddesinde “Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemez. Özelikle, kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.” hükmüne yer verilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un Geçmişe Etkili Olma başlıklı 2.maddesinde “Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, yine Görülmekte Olan Davalara İlişkin Uygulama başlıklı 7.maddesinde de “Türk Borçlar Kanunu'nun; kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120., aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138.maddesinin, görülmekte olan davalarda da uygulanacağı” öngörülmüştür.TBK 120.maddesinde "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz." hükmüne yer verilmiştir.Olayımızda; davacı ödenmeyen kira bedellerinin kira şartnamesinin 15. maddesi gereğince 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammıyla birlikte tahsilini istemiştir. Yukarıda açıklandığı gibi kiracı hakkında Türk Borçlar Kanunu Yürürlük Kanununun 7. maddesi gereğince, TBK.nun 120. maddesinin uygulanması gerekir. Mahkemece TBK.nun 120/2. maddesi gereğince getirilen faiz sınırlaması nazara alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.