MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak nitelik itibariyle duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, sözleşmeye aykırılık nedeniyle taşınmazın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesi ile davalının taraflar arasındaki 01/05/2005 tarihli 1 yıl süreli kira işletme sözleşmesi ile Binbirdirek sarnıcı No: 4/5 Eminönü adresindeki taşınmazda kiracı olduğunu, sözleşmenin 1. maddesine göre her ay sarnıcın işletmesinden elde edilen her türlü gelirin brüt cirosunun ( hasılatının ) %15'i ait olduğu ayın kirası olarak kendilerine ödeneceğini, 01/05/2007 tarihinde taraflarca kabul edilen ek madde ile %5'lik kısmın sabit kiraya dönüştürerek ciro payı oranının %10 olarak belirlendiğini, kira alacağını belirlenmesi bakımından davalının ciroya ilişkin tüm ticari evrakını denetleme hakları bulunduğunu, davalının, davacıların sözleşmeden kaynaklanan ciro evrakını denetleme hakkını kabul etmediğini, kullanmasına engel olduğunu, hiçbir zaman açık bir hesap vermediğini, kendi takdirine göre ciro payı ödediğini, davalıya İstanbul 11 Noterliğinin 07/01/2013 tarihli ihtarnameyi göndererek 01/05/2010-31/12/2012 tarihleri arasındaki şirket hesaplarının ve kayıtlarının denetim hakkını kullanmak istediklerini bildirdiklerini, davalının, Beyoğlu 38 Noterliğinin 30/01/2013 tarihli cevabı ihtarnamesinde taleplerini tümüyle reddettiklerini belirterek sözleşmeye aykırı davranan davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı tarafın talebinin akde aykırılık nedeniyle tahliye olduğunu, fesih taleplerinin bulunmadığını, akde aykırılık nedeniyle tahliye kararı verilebilmesi için akde aykırılık teşkil eden eylemin kiralananın bizzat kullanımına ilişkin olması gerektiğini, dava sözleşme şartlarının ihlaline ilişkin olduğundan davacının sadece sözleşmenin feshini talep edebileceğini, davacı tarafın fesih talebinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan 01/05/2005 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 1. Maddesi “İşletmeci şirket Binbirdirek sarnıcının işletmesinden elde edeceği (her türlü geliri cirodan, her ay vakıflar genel müdürlüğü ve Eminönü belediye başkanlığına ödenmesi gereken kira bedelleri mahsup edildikten sonra geriye kalan miktarın %15'ini ....-... Ortak Girişimine fatura karşılığa (sabit kiralar da faturaya dahil edilecek) aylık kira bedeli olarak ödeyecektir. (cironun %15'i, sabit kiraları karşılamazsa dahi bu kiralar ödenecektir.)” 6. Maddesi “Taraflardan birinin bu sözleşme ile üstlendiği edim ve taahhütlerinden her hangi birini esaslı derecede ihlal etmesi halinde, diğer taraf yazılı bildirimde bulunarak, ihlalin niteliğine göre, asgari(30), azami(90) günlük bir düzeltme süresi verecektir. Bu süre içerisinde ihlalin giderilmemesi halinde ihbarda bulunan taraf ek bir süre daha tanımadan sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu şartlar sözleşme serbestisi kapsamında geçerli olup tarafları bağlar. Davanın konusu akde aykırılık nedeniyle tahliye isteği olup akde aykırılık nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için sözleşmeye aykırılık teşkil eden eylemin kiralananın bizzat kullanımına yönelik olması gerekir. Kiralananın kullanılması ile ilgisi olmayan, sadece sözleşmedeki bazı hükümlerin ihlali olarak nitelendirilebilecek olgular yalnızca sözleşmenin feshini gerektirip, tahliyeye karar verilemez.Olayımızda; davacı tarafın talebi akde aykırılık nedeniyle tahliye olup, fesih talebi bulunmamaktadır. Davacı tarafından davalının defterlerinin incelenememesi kiralananın doğrudan kullanımına ilişkin olmadığından belirtilen husus yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler doğrultusunda sözleşmenin feshini gerektirir. Davacının fesih isteği bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken tahliyeye karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdırSONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.