MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesiİcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, Eylül 2013-Mayıs 2014 dönemi kira alacağının tahsili için yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, takibe dayanak kira sözleşmesinde davalının adi kefil olduğu ancak kefillik şartlarının oluşmadığı, alacaklı tarafın borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyeceği, takipte borçlularla birlikte kefil hakkında da takip başlatıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Takipte dayanılan ve hükme esas alınan 30/05/2011 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davalı, kira sözleşmesini kefil sıfatı ile imzalamıştır. Kira sözleşmesinin 12 maddesinde davalının müteselsil kefil olduğu belirtildiği gibi kiracı şirkettir. 6102 sayılı TTK'nun 7. maddesinde '' İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur '' düzenlemesi bulunmaktadır. Dava dışı kiracı, ticaret şirketi olduğundan belirtilen yasal düzenleme gereği sözleşmede yazmasa bile davalı kefil kiracının borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Takibe konu kira alacağı, müteselsil kefilin sorumluluk süresi kapsamında olduğundan davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.