Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2860 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1302 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : Muğla İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 31/12/2014NUMARASI : 2014/159-2014/331İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın kaldırılmas ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece itirazın kaldırılmasına, davalının kiralanandan tahiyesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davalının, işlemiş faize ve faiz oranına yönelik temyiz itirazına gelince; Taraflar arasındaki takibe konu 15.09.2010 başlangıç tarihli ek kira sözleşmesinin özel şartlar 14. maddesinde kira bedelindeki gecikmelere uygulanacak faiz oranının aylık %5 olduğu belirtilmiştir. Davacı icra takibinde sözleşmenin bu maddesine dayanarak takip tarihine kadar aylık %5 üzerinden hesaplanan 14.597,26 TL işlemiş faiz ve.asıl alacak miktarı 60.000TLnin takip tarihinden itibaren işleyecek aylık %5 faiziyle tahsilini istemiştir Sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda, taraflar sözleşmede faiz ödeme borcu kararlaştırabileceği gibi, borcun ifasında temerrüde düşülmesi durumunda uygulanacak faiz oranını da kararlaştırabilirler. Bu durumda, uyuşmazlık halinde kural olarak sözleşmede kararlaştırılan faiz uygulanması gerekir. Yasal faizin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Ancak, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun 88. maddesinde sözleşme ile kararlaştırılan faiz oranlarına, 120. maddesinde temerrüt faizine yönelik düzenlemelere yer verilmiştir. TBK'nun 120. maddesi “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî Faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” şeklinde olup, taraflarca kararlaştırılan temmerüt faizinin üst sınırının, faiz borcunun doğduğu tarihdeki yasal faizin yüzde yüz fazlası olarak sınırlandırılmıştır. Her ne kadar ilgili yasa hükmü sözleşmeden sonra yürürlüğe girmiş ise de; 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkinda Kanun'un 7. maddesi “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76 ncı, faize ilişkin 88 inci, temerrüt faizine ilişkin 120 nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138 inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmü gereğince görülmekte olan davada da uygulanacaktır. Bu durumda İcra takibinde, davacı tarafından sözleşmede kararlaştırılan %5 aylık gecikme faizi üzerinden talep edilen işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek olan aylık %5 faiz, TBK'nun 120. maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığından, TBK'nun 120/2. maddesi gereğince mevzuat hükümlerine göre belirlenen faizin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak, işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren bu miktar üzerinden faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda 1 no'lu bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddi ile kararın tahliyeye ilişkin kısmının ONANMASINA, 2 (İki) no'lu bentte yazılı nedenlerle kararın alacağa ilişkin kısmının 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına , 24/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.