Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili ve davalı vekili geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı E.. M.. vekili; idareye ait 932 adet aracın dış ve iç yüzeylerine reklam alınmak üzere taraflar arasında 01.06.2000 tarihli beş yıl süreli sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında beş yıllık süre için davalının KDV hariç 3.250.000 USD ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ilk yıl için öngörülen tutarın davalı tarafından ödendiğini, sonrasında davalı tarafından sözleşmenin feshine yönelik Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/654 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, mahkemece davanın reddedilip kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme hükmü kapsamında davalının garanti ettiği beş yıllık kira bedelinden son dört yıla ilişkin taahhüt tutarı olan 2.600.000 Amerikan Dolarının ödenmesi gerektiğini belirterek ödenmeyen 2.600.000 Amerikan Doları kira bedelinin tazminat olarak tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili talep sonucunun açıklanmasına ilişkin olarak sunduğu dilekçesinde davadaki istemin borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zarara ilişkin olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; birinci yıla ilişkin kira bedelinin ödendiğini, birinci yıldan sonraki kira alacaklarının zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı göz ardı edilse bile sözleşmenin davacı tarafından 01.06.2001 tarihinde tek yanlı olarak feshedildiğinden kalan yıllara ait kira alacaklarının hiç doğmadığını, davacının feshi müteakip yeni bir ihale açmayarak altı yıl beklemesinin iyi niyet kuralları ile izah edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece sözleşmenin davacı idarenin 22.05.2002 tarihli encümen kararı ile tek yanlı olarak feshedildiği fesih tarihine kadar olan kira paralarının beş yıllık zamanaşımına tabi olup dava tarihi itibariyle zamanaşımının gerçekleştiği fesih tarihinden sonraki tazminat taleplerinin ise BK 106.maddesi uyarınca menfi zarar kapsamında kalıp davacının bu yönde istekte bulunmadığından reddine karar verilmiştir.Davada dayanılan ve hükme esas alınan, EGO otobüslerine reklam alınmasına dair 01.06.2000 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme uyarınca davacı idareye ait 932 adet otobüsün iç ve dış yüzeylerinin reklam alanı olarak kullanımı ve davalıya tahsis edilmesi kararlaştırılmıştır. Yüklenici sözleşmenin başlangıç tarihi itibariyle davacı idareye her yıl için asgari 650.000 Amerikan Doları ödemeyi taahhüt etmiştir. ilk yıl için garanti edilen taahhüt tutarının ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık sonraki yıllara ilişkindir. Yüklenici tarafından, EGO İdaresi aleyhine sözleşmenin feshi istemiyle açılan davada; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi (2006/654 esas 2007/173 karar sayılı dosya) davacının feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü olguları kanıtlayamadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ve hüküm kesinleşmiştir. Feshe ilişkin istemin reddini müteakip İdare tarafından yüklenici aleyhine açılan bu davada kalan sözleşme süresine ilişkin alacak isteminde bulunulmuştur. Davacı dava dilekçesindeki talep sonucunu tazminat olarak nitelendirmiş ve mahkemeye sunduğu sonraki dilekçelerde davanın sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemi olduğunu belirtmiştir. Davacı idarenin 22.05.2002 tarihli encümen toplantısında; yükleniciye ait ihale kesin teminat mektuplarının irat kaydedilmesine ve davalının ihalelerden bir yıl süre ile yasaklanmasına karar vermiştir. Bu karar sonuçları itibariyle davacı idare yönünden fesih iradesinin ortaya konulması niteliğindedir. Nitekim sözleşmenin 20.maddesinde teminat mektubunun irat kaydı feshin bir sonucu olarak düzenlenmiş olup sözleşmedeki diğer koşulların da varlığı halinde ihtar ve ihbara gerek olmaksızın feshin gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde feshin 22.05.2002 tarihinde gerçekleştiğinin kabulü yerindedir. Ne var ki bu fesih ile birlikte taraflar arasındaki borç ilişkisi ileriye etkili olarak sona ermiş olup bu noktada feshe neden olan taraf açısından tazminat sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bahse konu tazminatı borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinin bir sonucu olup müspet zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Davacının talepleri bu çerçevede irdelenmelidir. Ancak borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle talep edilecek tazminat tutarı belirlenirken TBK’nun 52/1.maddesi hükmü de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda zarar gören tarafın zararın artmaması bakımından gerekli tedbiri alması gerekecektir. Sonuç itibariyle davacının taleplerinin müspet zarar kapsamında ele alınıp davacının fesih tarihinden itibaren aynı işi benzer koşullarda bir başkasına ne sürede ihale edebileceği belirlenmeli ve bu süreye ilişkin olarak davacının kayıpları değerlendirilmelidir. Mahkemece belirtilen bu yönler nazara alınmaksızın hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, keza Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.