Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2425 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11286 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 8. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2013/174-2014/843Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, tahliyeye karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklılar,davalı aleyhine 19.12.2012 tarihinde başlattığı icra takibinde dava dışı Kenan ile davacıların murisi Cevat arasında imzalanan 07.01.1994 tarihli 1 yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 2009 yılı 4000 TL bakiye kira ile aylık 1.500 TL'den 2010 yılı Mayıs ila Temmuz;Aylık 1700 TL'den 2010 Ağustos ila 2011 yılı Temmuz ;Aylık 1900 TL'den 2011 yılı Ağustos ila 2012 yılı Aralık ayları kira bedeli 61.200 TL ile 10.889 TL işlemiş faiz toplamı 72.089 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu şirket yetkilisi itirazında, borcu kabul etmediğini beyan etmiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde,dava konusu taşınmazın murisleri Cevat tarafından dava dışı Kenan Sert'e 07.01.1994 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraya verildiğini,Kenan aynı zamanda davalı şirketin ortağı olduğunu ve mecurda şirket namına faaliyete başladığını dolayısıyla ilgili sözleşmenin davalı şirket için bağlayıcı olduğunu, davalı şirketin resmi kurumlara verdiği sözleşmeler ve beyanlarla kiracılık ilişkisini kabul edilmiş sayıldığını ancak davalının resmi kurumlara verdiği sözleşmelerdeki imzayı ve bedeli inkar ettikleri gibi davalının sözlü kira ilişkisi iddiasını da kabul etmediklerini,davalının kira bedellerini ödememesi nedeniyle aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun ödeme emrine itirazının haksız ve yersiz olduğunu belirterek itirazın iptaline ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde,takibe dayanak kira sözleşmesindeki imza ve kiracının davalı şirket ile ilgisi bulunmadığını,bu sözleşmeyi kabul etmediklerini,taraflar arasındaki sözlü kira sözleşmesine göre davacıların murisine takibe konu dönemlerde işleyen kira bedellerini peşin olarak banka hesabına yatırmak suretiyle ödediklerini beyan etmiş ;Duruşmada ise taraflar arasında ne yazılı ne de sözlü bir kira akdi bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ,davalının T.Elektrik Kurumu'na kira sözleşmesi olduğunu belirtmek suretiyle verdiği 01.01.2010 tarihli aylık 500 TL bedelli kira sözleşmesi ve sözleşmede yer alan artış şartı esas alınmak suretiyle hesaplanan 17.360 TL asıl alacak ve 1.887.48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.247,48 TL miktar üzerinden itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmiştir. Davacılar, Mahkemece hükme esas alınan ve davalı tarafından resmi kurumlara ibraz edilen yazılı kira sözleşmesi altındaki imzanın murislerine ait olmadığını beyanla imzayı inkar ettikleri halde bu konuda mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.Taraflar arasındaki kira ilişkisinin varlığını, aylık kira miktarını ve ödeme zamanını davacının kanıtlaması gerekir. Mahkemece davalının dayandığı 01/01/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; bu husus davalı tarafından temyiz edilmediğinden davalının kiracılık sıfatı ve 01/01/2010 başlangıç tarihli sözleşmenin varlığı davalı yönünden kesinleşmiştir. Ancak, davacılar, davalının ibraz ettiği kira sözleşmesi altındaki miras bırakanlarına ait olduğu iddia edilen imzayı inkar ettiğine göre mahkemece öncelikle hükme esas alınan 01.01.2010 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi altındaki miras bırakana ait olduğu iddia edilen imzanın incelemesi yaptırılarak davacıların murisine ait olup olmadığı saptanmalı,imzanın miras bırakana ait olduğu saptandığı takdirde uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi, davacıların murisi Cevat ait olmadığının anlaşılması halinde ise davacının dava dilekçesinde “her türlü yasal delil ” demekle yemin deliline de dayandığı göz önünde bulundurularak, davacıya aylık kira bedeli konusunda yemin hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 11/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.