MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın kaldırılması ve tahliye davasına dair karar, davacılar ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeniyle tahliye istemlerine ilişkindir. Mahkemece, süresinde açılmadığından davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 2014/627 Esas ve 2014/2231 Karar sayılı davanın süresinde açıldığı esasa girilerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra yapılan yargılamada, itirazın kaldırılması istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, tahliye istemi yönünden kiralananın tahliye edilmesi nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davacılar ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalı ...’in temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacılar dava dilekçesinde; Davalı ...’in, davacılara ait yeri 01.12.2006 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile Cafe olarak işletmek amacıyla kiraladığını, 2011 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan ve Mayıs ayları kira bedeli ile kira sözleşmesinin 7. maddesinde kararlaştırılan muacceliyet şartı uyarınca 2011 Haziran ayından dönem sonuna kadar olan kira alacağının tahsili nedeniyle icra takibi başlatıldığını, 30 günlük yasal sürede borcun ödenmediğini belirterek davalılarca takibe yapılan haksız itirazın kaldırılmasına ve %20 icra inkar tazminata kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar cevap dilekçesinde, ödeme yapıldığını, tahliyenin gerçekleştiğini ve konusuz kaldığını, muacceliyet şartının geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır Davaya dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.12.2006 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 7.maddesinde, herhangi bir ayın kira bedelinde aksama olması halinde dönem sonuna kadar ki kira bedellerinin muaccel hale geleceği kararlaştırılmıştır. Davacılar tarafından 03/06/2011 tarihinde başlatılan icra takibi ile 2011 yılının Haziran ayından dönem sonuna kadar olan kira alacakları muacceliyet şartı uyarınca istenmiştir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun' da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 1.7.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.Kiralanan, davalı tarafından işyeri amaçlı kullanılmak üzere kiralanmıştır. Dosya içeriğinden kiracının Türk Ticaret Kanun'u kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır.6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine "bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir." 15.maddesinde de "İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu'na göre esnaf sayılması Türk Ticaret Kanun'u yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda'ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda araştırma yapılması, davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre yeni yasal düzenleme karşısında kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Özdemir’in temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının temyizi itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 21/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.