Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2353 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7063 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Teminat mektubunun iadesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı teminat mektubunun iadesi davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kira sözleşmesi gereğince verilen teminat mektuplarının iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili 25.09.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 01.10.2010 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile eski garaj içindeki açık otoparkı kiraladığını, kira süresinin 30.09.2013 tarihinde sona ereceğini, kira sözleşmesine dayanak olarak gösterilen 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun teminat ile ilgili hükümlerine aykırı hareket edilerek, idarenin baskın gücü kullanılarak müvekkilinden iki ayrı teminat talep edildiğini, yasal olan %6 lık kesin teminatın dışında ek olarak 30.300 TL değerinde özel teminat talep edilmesinin usulsüz olduğunu, Devlet İhale Kanununda ek veya özel teminat alınmasına dair bir hükmün bulunmadığını, gerekmediği halde ve usulsüzce teminat alması cezai nitelik taşıdığı için ihaleyi yönetenler hakkında ceza davası açıldığını, sözleşmenin 7.1.13 maddesinde kesin ve ek teminatın belediyeye gelir kaydedileceği yazılmış ise de sözleşmenin bu maddesinin açıkça kanuna aykırı olduğunu, yasada ek teminat alınması hakkında bir madde bulunmadığını kamu kurumlarının Devlet İhale Kanununa uymak zorunda olduklarını, kanuna açıkça aykırı sözleşmeye dayanılarak teminatların belediyeye gelir kaydedilmesinin suç olduğunu, suç olan işlemin yapılması halinde ilgilileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek, kira süresi sonu olan 30/09/2013 tarihi gelmesine rağmen bugüne kadar iade edilmeyen ek-özel teminatların irat kaydedilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve 5454 TL bedelli %6 lık kesin teminat mektubu ile 30.300 TL lik ek-özel teminat mektubunun müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacıdan şartname gereği yalnızca 36.000 tutarlı süreli teminat mektubu alındığını, kesin teminat ve özel teminat birlikte olacak şekilde düzenlendiğini, teminat mektubunun verilmesinin tamamen kanuna ve şartnameye uygun olduğunu, 2886 Sayılı Yasanın kesin teminat başlıklı 54. Maddesinde %6 oranında kesin teminat alınacağının belirtildiğini, 16. Maddesinde ise “İdarece ihalelerin en elverişli koşullarla sonuçlandırılmasını sağlamak amacıyla, isteklilerde belirli mali ve teknik yeterlik ve nitelikler aranabilir.” Düzenlemesinin bulunduğunu, kesin teminat dışında başkaca teminat alınamayacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığını, davalının kira borçlarını ödememesi sebebiyle icra takibi yapıldığını, İcra Hukuk Mahkemesinin 25.09.2013 tarih ve 2013/39 Esas 2013/488 Karar sayılı kararı ile davacı hakkında tahliye kararı verildiğini, ihalenin tüm şartlarını, belirtilen teminatları vermesi gerektiğini bilerek ihaleye iştirak eden, arkasından hiçbir itirazda bulunmaksızın teminat mektubunu veren, kira sözleşmesi imzalayan, sözleşme süresince uyuşmazlık çıkarmayan ve halen 60.000 TL den fazla borcu bulunan davacının 3 sene sonra teminat mektubunun yasaya aykırı olduğunu, iadesi gerektiğini belirterek bu davayı ikame etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacının kira süresi dolmasına rağmen işyerini halen teslim etmediğini, ceza mahkemesindeki yargılamanın çok kapsamlı bir çete nedeni ile yapıldığını, özel teminat alınmasının bu yargılamanın konusu olmadığını, 2886 Sayılı Yasada özel teminat alınamayacağına dair bir hüküm bulunmadığını, özel teminat alınmasının suç olmadığını hukuka aykırılık da bulunmadığını, Borçlar Kanununda sözleşme serbestisi içinde teminat alınmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığını, davacının borcunu ödemeden teminatı talep etme hakkı bulunmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının 5.454,00 TL lik kesin teminat mektubunun iadesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiği ancak teminat mektubunun süresinin dolduğundan ve davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından kesin teminata yönelik karar verilmesine yer olmadığına, davalının 5.454,00 TL lik teminatı irat kaydedebileceğinin tespitine, davacının 30.300,00 TL olarak belirlenen özel teminatın iadesi talebinin kabulü ile, teminat mektubunun 30.300,00 TL lik kısmının davacıya iadesine karar vermek gerekir ise de; teminat mektubunun 04/10/2013 tarihinde süresinin dolduğu ve davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından ek teminata yönelik teminat mektubunun iadesine karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Taraflar arasında 01.10.2010 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. sözleşmede kira bedelinin aylık 2.525 TL ve yıllık 30.300 TL olduğu, aylık kira bedelinin ait olduğu ayın 18. günü ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 6. Maddesinde kiracıdan %6 oranında 5.454 TL tutarında kesin teminat mektubu ve bir yıllık kira bedeli 30.300 TL tutarında özel teminat olarak kesin teminat mektubu alınacağı kararlaştırılmıştır. Dosya arasında bulunan 04.10.2010 tarihli ve 04.10.2013 tarihine kadar geçerli 36.000 TL tutarlı banka teminat mektubuna göre, sözleşmede belirlenen kesin teminat ve özel teminat ile ilgili olarak her iki teminatı da içeren teminat mektubunun kiralayana verildiği anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesinin 7.1.13. maddesinde; Kiracının kiralananı süresinden önce boşalttığı takdirde yatırmış olduğu %6 kesin teminat ve ek teminatın belediyeye gelir kaydedileceği, sözleşmenin 8. Maddesinde ise; ..Kiracının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi, belediyenin sözleşmeyi akde aykırılık nedenlerinden birisi ile fesih etmesi, kiracının sözleşme süresinin sona ermesine rağmen taşınmazı boşaltmayarak fuzuli şagil durumuna gelmesi ve sözleşme süresinin sona ermesinden sonra kiralananın tahliye edilmemesi durumunda kesin teminatın belediyeye gelir kaydedileceği ayrıca belediyenin kiracıdan tazminat ve bedel talep etme haklarının saklı olduğu.. düzenlenmiştir. Kira sözleşmelerinde kiracıdan alınan teminat kiralayanın muhtemel zararlarını karşılamak için kiracı tarafından verilen bir tür güvence bedelidir. Teminat bedelinin iadesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunması halinde, iade edilmemesini haklı kılacak sebeplerin olup olmadığı, iade edilecekse ne miktarda iadesi gerektiğinin mahkemece değerlendirilerek belirlenmesi gerekir. Öte yandan taraflar arasındaki kira sözleşmesi devam ettiği ve kiralanan tahliye edilmediği sürece kiralanan kiracının kullanımında olduğundan kiraya verenin teminatı iade borcu doğmayacağı gibi kiracının kira ödeme yükümlülüğü devam eder.Olayımıza gelince; Gerek taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 6.3 maddesi gerekse ihale şartnamesinin 7. Maddesinde özel teminat alınacağı belirtilmiş olup belirlenen miktardaki özel teminat sözleşme başlangıcında davacı kiracı tarafından verilmiştir. Taraflar arasında 3 yıl boyunca süregelen kira ilişkisi boyunca özel teminat ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık ortaya çıkmamıştır. Hemen belirtilmelidir ki taraflar arasındaki kira sözleşmesinin tanzim ve başlangıç tarihi itibarıyla 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüktedir. Gerek Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanununda gerekse 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda kira sözleşmesi ile ilgili olarak kiracıdan alınacak teminatı sınırlayan emredici bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Her ne kadar mahkemece verilen hükümde davalının kamu tüzel kişisi olduğu, davacıya göre daha güçlü konumda olan idarenin baskın gücünü kullanarak davacıdan ek teminat alınmasının hak ve nesafete uygun bulunmadığı belirtilmiş ise de davaya dayanak oluşturan kira sözleşmesi 6.3 maddesi ve şartnamenin 7. Maddesi açık ve kolaylıkla anlaşılabilir nitelikte, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde tarafların serbest iradeleriyle oluşturulmuştur. Nitekim davacı da sözleşme başlangıcından itibaren aradan geçen 3 yıllık süreçte özel teminatın idarenin baskın günü kullanılarak alındığına ve iadesi gerektiğine dair herhangi bir talepte bulunmamıştır. Genel işlem koşullarının bu derece genişletilerek, her kira sözleşmesine uygulanması sözleşme adaletinin gerçekleştirilmesi amacına aykırı düşer. Hakkaniyete uyan çıkar dengesini bozar. Olayımızda genel işlem koşullarının uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan sözleşmenin 8. Maddesinde özel teminatın irat kaydedileceğinden bahsedilmemiş olması da özel teminatı haksız, yersiz ve geçersiz hale getirmez. Bu itibarla kira sözleşmesi ve hükümleri geçerli olup tarafları bağlar. Dava tarihi itibarıyla akit feshedilmediğine ve kiralanan tahliye edilmediğine göre açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.Kabule göre de dava tarihinde ve mahkemece ihtiyati tedbir kararı verildiği tarih itibarıyla teminat mektubunun süresi dolmamıştır. Bu sebeple davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.