Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2048 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5076 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : TazminatMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, bir kısım davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle yoksun kalınan kâr kaybından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı ... ile davalıların murisi ...'in .... Noterliğince tasdik edilen 15/12/2009 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile ...'e ait olan 162, 210, 10, 11, 37, 49 ve 114 parsel sayılı taşınmazların davacıya kiraya verildiğini, kira bedelinin davacı tarafından kiralayan...'e ödendiğini, ...'in 01/12/2012 tarihinde vefat ettiğini, 2014 yılında davacının istihsal işlemlerine başlamak üzere köye gittiğinde davalıların kira konusu taşınmazları sürdüklerini ve istihsal için hazırladıklarını öğrendiğini, davacının, taşınmazları ekmemelerini söylemesine rağmen, davalıların taşınmazların bir kısmına aspir ve bir kısmına da buğday ve arpa ettiklerini, belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 1000-TL kira sözleşmesine konu taşınmazlar üzerindeki ürün miktarının tespit edilerek, istihsal masrafları çıkıldıktan sonra kalan net miktarın tazminat olarak davacıya ödenmesine, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 16/10/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacının dava konusu taşınmazları 2013 ve 2014 yıllarında ekemediğinin belirterek 2013 yıllında ekememekten doğan zararının da tazminini istediğini belirterek davasını ıslah etmiştir. Davalı ... açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiş, diğer davalılar cevabında; ortada davalıların murisinin gerçek iradesini yansıtan hukuken geçerli bir sözleşme olmadığını, davacının müvekkillerinin kardeşi olan ...'ın eşi olduğunu, davaya dayanak yapılan sözleşmenin muvazaalı olarak, müvekkillerinden mal kaçırmak amaçlı müvekkillerinin murisi ile davalılardan ...'ın eşi olan ... arasında kendisine baktıkları dönemde imzalandığını, davalıların murisi Asım’ın davalılara küstüğünü bu dönemde bu sözleşmeyi imzaladığını, muris Asım’ın ölene kadar tarlaları kendisinin kullandığını, davacı ...’in tarlalarla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, yapılan sözleşmenin muvazaalı olduğunu, ...’ın ölümünden sonra tarlaları ektiklerini ancak davalı ...’nin payını ayırdıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davacı ile davalıların murisi... arasında 15/12/2009 başlangıç tarihli, beş yıl süreli kira sözleşmesi imzalanmıştır. Tarafların karşılıklı beyan ve açıklamalarından davacı kiralayan...’in 01/12/2012 tarihinde vefatından sonra 2013 yılı itibariyle kiralananların davacının zilyetliğinden çıktığı ve tasarrufta bulunamadığı uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshi mümkün değildir. Aksi durumda haklı bir neden olmaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın giderim yükümlülüğü doğar. Kiraya verenin tek yanlı olarak akdi feshetmesi ve kiralanana el koyması bu kapsamda sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Bu durumda davalı kiraya verenin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır. TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacaktır. Bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52.maddesinin uygulaması gerekir. Bu kapsamda davacı kiracı da akdin feshini müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir tarla bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorundadır. Bunun bir sonucu olarak davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği, aynı nitelikli başka bir taşınmazı hangi sürede yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi, buna göre ekim sezonu da gözetilerek kazanç kaybı varsa bundan kiraya verenin sorumlu tutulması gerekir. Ne var ki, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının 2013 ve 2014 yılı net kazanç kaybı hesaplandığından yukarıda belirtildiği üzere davacı kiracının aynı nitelikte başka bir taşınmazı ne kadar sürede kiralayabileceği belirlenip ekim ve hasat sezonu da gözetilerek zarar oluşup oluşmayacağı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.