Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 189 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 5 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 104 ada 344, 113 ada 28,105 ada 23,104 ada 330, 133 ada 7,103ada12, 108 ada 4,105ada10,111 ada 57, 111 ada 61,110 ada 50, 101 ada 99 parsel sayılı muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim, satın alma, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... (sadece 101 ada 99 parsel ... mirasçıları) adına tespit edilmiştir. Davacı ..., yasal süresi içinde taşınmazların ortak muris ...'ye ait olup ölümü İle mirasçılarına intikal ettiği taksim ve alım satımın bulunmadığı iddiasına dayanarak 1/3 payının adına tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında müdahil ..., aynı nedene dayanarak her 3 mirasçı adına tescil istemi ile davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, dava konusu parsellerin kadastro tutanaklarındaki gibi tapuya kayıt ve tescil olmuş olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmazların bir bölümü harici taksim, bir bölümü de Noter satış vaadi senedine istinaden davalı taraf adına tespit edilmiştir. Davacı ve müdahil taraf, taşınmazların kök muris ...'den intikal ettiğini, taksim ve satışa konu olmadığını iddia ederek miras paylarına yönelik olarak dava açmışlar, davalı taraf ise, satın alma senedi ve harici taksime dayanarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece satın alma senedine değer verilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi mahkemenin delilleri değerlendirmesinde de isabet bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların kök muris ....'den geldiği tartışmasızdır. İhtilaf murisin ölümünden bir gün önce düzenlenen satış vaadi senedinin kapsam ve geçerliliğinin tayini ile harici taksimin yapılıp yapılmadığına ilişkindir. Mahkemece 2.9.1946 tarihli senet uygulanarak kapsamı kesin olarak belirlenmediği gibi senet metninde belirtilen tapu kayıtlarının da tamamı celp edilmemiş ve kapsamları şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. Ayrıca; harici taksim konusunda beyanlar arasındaki çelişkilerde giderilmemiş, tespit bilirkişilerinin de tamamı dinlenilmek sureti ile ihtilafın aydınlatılmasına çalışılmamıştır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikli murise ait tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli, uygulamada yararlanabilmek için komşu parsel tutanakları ile dayanakları belgeler celp olunmalı, ondan sonra taşınmazların başında üç kişilik yaşlı ve tarafsız bilirkişi kurulu ile keşif icra edilmelidir. Yapılacak keşifte murisin her bir tapu kaydı ayrı ayrı okunmak sureti ile tapu kayıtları kapsamları ve keza 2.9.1946 tarihli senedin kapsamı kesin olarak belirlenmelidir. Tapu kayıtları kapsamı dışında kalan ancak 2.9.1946 tarihli senet kapsamında kalan taşınmazlar yönünden yapılacak değerlendirmede senede ilişkin olarak açılan ve redle sonuçlanarak kesinleşen dava da dikkate alınmalı, tapuda muris adına kayıtlı olup senet kapsamındaki taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kanun'un 13/B-b maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin mirasçıların Asliye Hukuk Mahkemesinin 1950/646-405 sayılı dosyasının içeriğindeki irade beyanı karşısında dolmadığı ve sadece senede istinaden davalı tarafın hak İktisabının mümkün olamayacağı da göz önünde bulundurulmalıdır. Harici taksimin, araştırma ve incelemesi yönünden tarafların göstereceği tanıklar ile dinlenmeyen tespit bilirkişilerinden taksimin hangi tarihte kimler arasında yapıldığı, hangi taşınmazların taksim dışı bırakıldığı, taksimde her bir mirasçıya verilen yerlerin tespit gününe kadar taksime uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, tespit günü itibarı ile taksimin bozulup bozulmadığı olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, kadastro sırasında ortak kök miras bırakandan kalan ve kişiler adına kesinleşen her bir parselin kesinleşme nedeni üzerinde ayrı ayrı durularak harici taksime etkisi yönünden değerlendirilmeli, harici taksim sırasında satış senedine konu edilen taşınmazların durumu da açıklattırılmalı, bu şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerek, satışa, gerekse harici taksime değer verilip verilmeyeceği kesin olarak saptandıktan sonra varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü İle hükmün bu nedenlerle (BOZULMASINA), 31.1.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.