MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacılar tarafından süresinde, davalı tarafından ise süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak miktar itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira farklarının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı, kiralananın tahliyesi ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, itirazın 12.530 TL üzerinden iptaline, takibin devamına, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. 1-Hüküm davacılar vekili tarafından 30.10.2012 tarihinde temyiz olunmuş ise de, bu kez davacılar vekili temyiz talebinden feragat ettiğini belirtir 15.1.2013 günlü hakim havaleli dilekçesi ile işbu temyiz isteminden feragat ettiği görüldüğünden, davacıların feragat sebebiyle temyiz isteminin REDDİNE,2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince ; 6098 Sayılı TBK.nun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için, istenen kira parasının veya yan giderin muaccel(istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde, akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak...kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu husus da gözönünde tutulmalıdır.Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödeme de geçerlidir. Olayımıza gelince;davada dayanılan ve hükme esas alınan 1.1.1999 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede yıllık kira parası 30.000 Dolar olarak gösterilmiş, sözleşmenin özel şartlar bölümü 4. maddesinde yıllık kira artış oranının % 5 olacağı kararlaştırılmıştır. Daha sonra taraflar arasında düzenlenen 11.9.2001 tarihli ek kira sözleşmesi ile yıllık kira bedelinin 1.8.2001 tarihi de dahil, sonraki yıllarda 31.000 Dolar olarak sabitlendiği belirtilmiştir.Davacılar tarafından, davalı hakkında, ...( ... ) İcra Müdürlüğü'nün 2011 / 137 sayılı dosyasında, 11.1.2011 tarihinde başlatılan tahliye istekli icra takibi ile, davalının 2002-2010 yılları arasında yıllık kira parasının beher yıl için 3.000 Dolar eksiği ile 28.000 Dolar olarak ödenmesi nedeniyle kira farklarının tahsili istenmiştir. Takibe yasal süresi içinde itiraz eden davalı, yapılan anlaşma gereği yıllık kira parasının 28.000 Dolar olup, dosyada bulunan sözleşmenin sonradan tarafların ortak iradesi ile değiştirildiğini, bugüne kadar bu miktar üzerinden tüm kira borçlarını ödediğini belirterek, takibe ve borca itiraz etmiştir. İtirazın iptali için açılan işbu davada da aynı savunmasını tekrarlamıştır. Davadaki uyuşmazlık, kira parasının miktarı ve davalı tarafından takip konusu edilen yıllar kirasının ödenip ödenmediği noktasındadır. Dosya kapsamı ve davacıların talebine göre taraflar arasında 11.9.2001 tarihinde yapılan ek kira sözleşmesi ile yıllık kira parasının 31.000 Dolar olarak belirlenmesine rağmen davalı tarafından 2002- 2010 yılları arasında kira parası 28.000 Dolar ödenmiş, kiralayan tarafından da 2005 ve 2006 yılları kirası dışında ihtirazı kayıt ileri sürülmeden tahsil edilmiştir. Kira paralarının uzun süredir eksik ödenmesine karşın, davacılar takip tarihine kadar yasal bir girişimde bulunmamışlar, eksik kiraların ödenmesini ya da bu nedenle kiralananın tahliyesini istememişlerdir. Diğer yandan, yine davacılar tarafından keşide edilen 5.12.2009 tarihli ihtarnamede de yıllık kira parasının 28.000 Dolar olduğu açıkça kabul ve ikrar edilmiştir. Bu durumda, önceki dönemlerde de ek kira sözleşmesindeki kira miktarının uygulanmadığı, davalının 28.000 Dolar üzerinden yaptığı kira ödemelerinin davacı tarafça kabul edildiği, taraflar arasında kira parasının belirlenmesine ilişkin ek sözleşme hükmünün fiilen tadil edildiği sonucuna varılmaktadır.Davacı yanca keşide edilen ve yukarıda sözü geçen 5.12.2009 tarihli ihtarname de bu hususu doğrulamaktadır. Davacı tarafın önce yıllık kira parasının 28.000 Dolar olduğunu kabul etmesi,uzun süre eksik ödenen kira paralarına sessiz kalıp , sözleşmeye uygun ödeme yapılmasını istememesi, peşi sıra da ek sözleşmede kararlaştırılan 31.000 Dolar üzerinden ödeme yapılmadığından söz ederek icra takibi başlatması Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Davalı, yıllık kira paralarını 28.000 Dolar üzerinden ait olduğu yıllar içinde ödediğinden kira borcu bulunmamaktadır. Davada temerrüt koşulları gerçekleşmediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda (2) No'lu bentte yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 05.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.