MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : AlacakMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, davalılar tarafından yapılan kira sözleşmesinin muvazaalı olduğundan bahisle aylık kira bedelinin 12.000 TL tespit edilerek 2010 yılı Ocak, Şubat, Mart ayları kira bedelinden davacının hissesine isabet eden 9.000 TL'nin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1500 TL alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline, 4.500 TL'lik kısım ödeme nedeniyle konusuz kaldığından bu miktarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili dilekçesinde, davacı ile davalılardan ..., ... ve ...'un davaya konu taşınmaza müştereken malik olduklarını, davacı dışındaki diğer müşterek maliklerin davalı şirketle kira sözleşmesi yaptıklarını, aylık kira bedelini 6.000 TL gösterdiklerini, davacının bu sözleşmede imzası bulunmadığını, gösterilen kiranın muvazaalı olduğunu, gerçek kira bedelinin ise 12.000 TL olduğunu belirterek aylık kira bedelinin 12.000 TL olarak belirlenmesine bu miktardan 2010 yılı ilk üç ayı için davacının hissesine isabet eden 9.000 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalılar vekili sözleşmenin muvazaalı olarak yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 3000 TL alacağın davalılardan tahsiline, 4500 TL'lik kısım ödeme nedeniyle konusuz kaldığından bu miktar ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen 17.07.2012 tarihli ilk kararın davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.01.2014 tarih 2014/121 Esas-895 Karar sayılı ilamı ile, davacının davaya konu kira sözleşmesinde imzası bulunmadığından kira bedelindeki muvazaa iddiasını her türlü delille ispat edebileceği, aksi halde davacı kira sözleşmesini ve davalı şirketin kiracılık sıfatını kabul ettiğinden sözleşmede yazılı kira bedelinin davacı paydaşı bağlayacağı, davacının hiç bir delil ibraz edememesi halinde bilirkişinin tespit ettiği emsal kira rayiçleri üzerinden kira bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığı, davacı vekinin 21.12.2010 tarihli dilekçe ile muvazaa iddiası hakkında dinleteceğini bildirdiği tanıkları dinlenmeden bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği belirtilerek, öncelikle muvazaa iddiası bakımından davacı tanıklarının dinlenip, daha sonra davacının tüm delilleri de toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesi üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak davacı tanıkları dinlenmiş ise de davacı, tanık beyanları ile muvazaa iddiasını ispat edememiştir. Davacı dava dilekçesinde ve delil listesinde sair deliller demekle yemin deliline de dayandığından davacıya kira bedelindeki muvazaaa iddiası hakkında, davalıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.