MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, TBK’ nun 347. maddesine dayalı kira süresinin bitimi nedeniyle kiraya verenin tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347/1.maddesi hükmüne göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşemeye son verebilir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK’nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde ve 23.06.2014 keşide tarihli ihtarnamede sözleşmenin 01.10.2014 tarihinde sona ereceğini ve TBK 347. maddesi gereği yenilenmeyeceğini bildirerek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı ise TBK’nun 347.maddesinin 01.07.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davacının ise ihtarnameyi müvekkiline yasa hükmü henüz yürürlükte değilken gönderdiğini, bu sebeple TBK'nun 347.maddesine dayanarak tahliye davası açılamayacağını, ayrıca müvekkilinin kullandığı iş yerinin 2005 ve 2012 yıllarında kira tespit davasına konu olduğunu, davacı tarafından tespit davası açılmakla sözleşmenin 2012 yılında yenilenmiş sayılacağını, bu sebeple 10 yıllık sürenin bu tarihten itibaren hesaplanması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, TBK'nun 347.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanabileceği öngörüldüğünden, yasanın uygulama tarihinin 01.07.2014 tarihi olduğu, bu tarihten sonraki uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunulması gerektiği, bu itibarla 01.07.2015 tarihinden en az 3 ay önce bildirimde bulunularak, iş bu davanın ancak 01.07.2015 tarihinden sonra açılabileceği, davanın açıldığı tarih itibariyle TBK'nun 347.maddesinin henüz uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 2. maddesi gereğince TBK’nun 347.maddesi 01.07.2014 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak olup, TBK 347.madde metninde de görüleceği üzere ihtar “…her uzama yılının bitiminden itibaren en az üç ay önce...” yapılmalıdır denilmekle, kanunun düzenlemesinden verilen üç aylık sürenin asgari süre olduğu, bildirimin uzama yılının bitimine üç ay kala kiracının elinde olmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. 6101 Sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ile TBK’347. maddesinde verilen fesih imkanının konut ve çatılı işyeri kiraları sözleşmeleri bakımından bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmesinin gerekçesi; TBK.nun 347/1 maddesinin derhal uygulanması sonucunda kiracıların zarara veya mağduriyete uğramalarının ve doğması muhtemel sorunların önlenmesidir. 6101 Sayılı Yasanın geçici 2. maddesinden dava açma için şart olunan bildirim tarihinin de 01.07.2014 tarihine kadar ertelendiği anlamı çıkarılamaz.Somut olayda; 01.10.1990 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca 23.06.2014 keşide, 25.06.2014 tebliğ tarihli ihtarname 01.10.2014 – 01.10.2015 dönemi için süresinde olduğundan ve 15.10.2014 tarihinde açılan dava da süresinde açıldığından, kira sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tahliye isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.