MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Kiracılığın tespiti, muarazanın önlenmesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kiracılığın tespiti ve muarazanın önlenmesi davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira ilişkisinin devam ettiğinin tespiti ve muarazanın önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, mülkiyeti davalı idareye ait kantin binasının 12.3.2007 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralandığını, kiralayan tarafından, sözleşme süresinin sona ermesi nedeni ile 2886 Sayılı Kanunun 75.maddesi uyarınca kolluk marifesi ile tahliyesinin istenmesi üzerine 13.7.2010 tarihli tutanak ile tahliye edildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek, kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespitine ve muarazanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde, yetkisizlik ve görevsizlik itirazında bulunmuş, bu olmadığı takdirde davanın esastan reddini savunmuştur. Mahkemece, uyuşmazlığın 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevli yargı yerinin idari yargı olması nedeniyle yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.Hükme esas alınan ve davada dayanılan 12.3.2007 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Bu durumda, taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olduğu ve uyuşmazlığın bu sözleşmeden kaynaklandığının kabulünde zorunluluk vardır. Kiraya ilişkin hükümler, umumiyet itibariyle mülga 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Kanununda ve 818 Sayılı Borçlar Kanununun 248-299. maddeleri ile, 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK.nun buna denk gelen 299-378. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler karşısında, kiracılık ilişkisinin özel hukuk ilişkisi olduğu, buna bağlı olarak uyuşmazlıkların sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince çözümlenmesi gerekeceği her türlü izahtan vareste bulunmaktadır.Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun 2/1 maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaların idari dava olduğu tarif edilmiştir. Buradaki idari işlemin dayanağı, kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan, kamuya üstün hak ve yetkiler tanıyan idari sözleşmelerdir.Somut olayımızda, az yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki ilişki, kira sözleşmesinden kaynaklanan özel hukuk ilişkisidir. Sözleşmenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre ihale suretiyle yapılmış olması, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesinde etkili değildir. 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi Hazine, İl Özel İdareleri, Belediyeler ve ... tarafından ihale suretiyle kiraya verilen taşınmazlara ait kira sözleşmelerinin sona ermesini düzenlemektedir. Anılan maddeye göre sözleşme süresinin sona ermesiyle, sözleşmede ayrık bir hüküm yoksa sözleşme kendiliğinden sona ermekte, kiracı fuzuli şagil durumuna düşmektedir. Bu nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde görevli yargı yeri idari yargı olmayıp, adli yargıdır. Dava açıldığı tarih ve dava değeri itibariyle de davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece, davalının aynı yargı kolunu ilgilendiren görev ve yetki itirazı üzerinde durularak, bu hususların aşılması halinde, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargı yolu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.