Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1449 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1007 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Ortaklığın giderilmesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davalılardan ... tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, bir adet taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 500 ada 38 nolu parsele ait A blok 10 numaralı bağımsız bölüm paydaşlarından ... 11.10.1995 doğumludur. Dava dilekçesi kanuni temsilcisi yerine reşit olmayan davalıya tebliğ edilerek yargılama sürdürülmüş ve hüküm yine kanuni temsilci yerine adı geçen davalıya tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı HMK.nun 50.maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı kanunun 51.maddesine göre de, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı TMK.nun 9.maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı kanunun 10. maddesine göre de, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. 11. maddeye göre ise, erginlik 18 yaşının doldurulmasıyla başlar. Yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay HGK.nun 14.01.1976 gün ve 477/12 sayılı içtihadına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Reşit olmayan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de, sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının reşit olmadığının mahkemece her ne suretle olursa olsun öğrenilmesi halinde, re'sen kanuni mümessile, davanın devamı sırasında davalının reşit olması halinde ise, bizzat kendisine tebligat yapılarak sonucuna göre davanın yürütülmesi gerekir. Olayımızda; paydaş ... dava tarihinde onsekiz yaşından küçük olduğundan dava dilekçesinin yasal temsilcisine tebliğ edilmesi gerekirken, adı geçene bizzat tebligat yapılması doğru değildir. Bu itibarla, adı geçenin yasal temsilcisine tebligat yapılarak, yasaya uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.